O ana kadar kim olduğunuzu, ne olduğunuzu, nereden geldiğinizi, daha önce  neler yaşadığınızı ve bundan sonra ne amaçla, neler yaşayacağınızı unutursunuz.

Varsa, yoksa size verilen komutların gereğini yerine getirmeniz ve hata yapmamanız önemlidir. Size dikte edilen komuta uygun bir hareket yapmayıp, yanıldığınızda her şey bitmiştir. Yeniden aynı hareketleri yapmaya ve üstelik sizinle birlikte olan arkadaşlarınızı da aynı hareketleri hata yapmadan, yapmaya telkin ederek, devam edersiniz. Taa ki size bu hareketleri yaptıran kişinin keyfinin “dur” diyeceği yere kadar.

Temel askerliğin ilk 21 gününde yaptırılan “Yanaşık Düzen Eğitimi”nden söz ediyorum.

Askerliğini uzun dönem er, kısa dönem er veya yedek subay olmak üzere hangi şekilde yapmış olursa olsun, her erkek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı “Yanaşık Düzen Eğitimi”nden geçer. “Yanaşık Düzen Eğitimi”nde, nizamiyeden (Askeri kışla kapısı) içeriye girerken bütün kişisel eşyalarınızla birlikte “Kişiliğiniz”de dışarıda bıraktırılır. Eğer, o yaşa kadar oluşmuş bir fikirsel yapınız varsa, kışladaki “Yanaşık Düzen Eğitimi”ni en az zararla atlatırsınız. Yok, eğer o ana kadar oturmuş bir fikirsel yapınız yoksa vay halinize…

Her uygulamanın sıralar halinde ve uygun adımlarla yapıldığı, yemeğe, banyoya, eğitime ve dinlenmeye giderken bile uygun adımlarla, marş söyleyerek, birlikte slogan atarak gidildiği bir ortamla karşılaşırsınız.

 

 Irkçılık kokan sloganları bağırarak tekrar edersiniz. O ana kadar ağzınızdan “Her Türk Asker Doğar”, “Vatan Sana Canım Feda” ,”Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez”, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”,”Türk, Öğün, Çalış, Güven” gibi sloganlar hiç çıkmamış olabilir.

Olsun!

Yine de bağıracaksınız…

Bağırmadığınız ya da adımlarınızın yanlış olduğu tespit edildiği zaman hakarete uğrar, hatta dayak yersiniz.

Toplu sabah temizliği, sabah içtimasında toplu uyarı, yerine göre hakaret, toplu mıntıka temizliği, toplu kahvaltı, toplu yemek,  toplu eğitim, toplu spor, toplu televizyon izleme, toplu dinlenme ve 50-100 kişilik koğuşlarda toplu uyuma.

Bütün bu faaliyetlerin anlamı, insanın bireyselliğini, farklılığını ortadan kaldırmaya ve geçmiş yaşantısını hafızasından silmeye yönelik faaliyetler olmasıdır.

100 kişilik bir grubu düşünün. Boş bir alanda, sağa dön, sola dön, otur, yat, kalk, istikamet sağınız, istikamet solunuz gibi komutlarla deli danalar gibi koşarsınız. “Duuuur” komutuyla durursunuz. Bu anlamsız ve geçmiş yaşantınızı silmeye yönelik eğitim bittiğinde yaptıklarınıza inanamazsınız. Bu eğitimin anlamsızlığını, insan haklarına ve insan onuruna aykırılığını komutana söyleyemezsiniz.

 

İtiraz edemezsiniz!

“Yanaşık Düzen Eğitimi”ne uygun olarak, yanınızdaki arkadaşlarınızla konuşursunuz.

Bu konuşma da itiraz değil, kendinizi tatmin, psikolojik rahatlama amacıyladır.

 Sivil hayatta siyasetçi, doktor,  kaymakam, mühendis, öğretmen, esnaf, işadamı vb. olabilirsiniz.

Hiç fark etmez!