Gerçekten ülkede büyük bir kriz var. Ama kimse adını koymaya yanaşmıyor. Bazıları tepkiden bazıları korkusundan. Çünkü ülkede 30 Mart yerel seçimleri tarihi konulduğu 2013 yılında başlayan, krizin giderek kendisini göstermeye başlaması ile dövizdeki artış ile gelen zamlar. Emekli ve çalışanlara verilen , maaş zammını alıp götürürken, aldıkları maaşı da üçte ikiye indirdi.

Asgari ücrete gelince yarıya düştü. Çünkü, kiraların aşırı derece artması ve faturalar ile çarşı pazarı hesap edince, 800 TL asgari ücret alanın, maaşı 400 TL’ye geriledi. Buna birde esnaf kesimi eklendi .  Çünkü işçi, emekli kesiminin harcamaları esnafa yöneliktir. Diğer memur kesimi ile bürokratlar ise özellikle marketleri tercih ettikleri için, sadece onlara yansıyan krizse kiralar ile gıda maddelerinde yansıdı.

Kriz yok diyenler ise, ithalat ihracatçılar ile devlet ve belediyelerden ihale alanlardır.Onlar için fark eden bir şey yok. Çünkü halkın çarkı kırıldı. Dişliler görev yapmıyor. Buda şu anlama gelir. Piyasaya yansıyan ücretler alt kesimdeki halk tabakasına yansır. İşte bunun sebebi de 30 Mart seçimlerine endekslenen bütün devlet erkânları ile kurumları halkın yaşantısı ile sıkıntılarını unuttular. Tek düşünceleri yerel seçimlerdi.

Ayrıca seçim öncesi ülkede yaşanan, Zarrab zurrap, davası gibi bazı yolsuzluklar ve halktaki tedirginlik ile bundan faydalanan, fırsatı ganimet bilen, halkı soyan kira yediler. Halkın kanını emmeye daha fazla yumuldular. Vampirler gibi, halkı kollaması gereken ülkeyi yönetenler ve belediyeler ise yarış atına döndüler. Seçimi kazanmak için, verilen tavizler denetimsizlikler ile vatandaşın tepesine çullanan allah korkusu olmayanlar.

İşte ülkede ve özellikle ilimizdeki; krize isim koymaya cesareti olmayanlar. İşte, bu krizinde adını ben koyayım da, itiraz edecek savunacak olanlar gelsin karşıma  konuşalım. 30 Mart halkın kanını emen kriz. Kiraları faturaları vergileri   sağlık primlerini ödeyemeyecek duruma gelen,barbar  bağıran halka kulak tıkayanların yarattığı kriz,30 Mart Krizidir.