Türkiye, yine bir dönüm noktasında. Gündem yoğun, zihinler yorgun. Sokakta insanlar gülümsüyor ama gözlerindeki yorgunluğu, endişeyi saklamak zor. Ekonomik veriler, resmi açıklamalarda iyimser bir tablo çizmeye çalışsa da çarşı-pazarın dili farklı konuşuyor.

Dört kişilik bir ailenin ay sonunu getirebilmesi artık bir maraton değil, bir mucize. TÜİK verileri tartışmalı; halkın enflasyon hesabı, market raflarında yazıyor. Etiketler günlük değişiyor. Emekliler, asgari ücretliler, genç işsizler... Her biri başka bir hikâye ama aynı filmin içinde.

Demokrasi mi, Bürokrasi mi?

Siyasi atmosfer, tansiyon yüksek ama çözüm düşük bir tablo çiziyor. Meclis’teki tartışmalar halkın gündeminden çok uzak. Muhalefet parçalı, iktidar ise kendi iç sesini bastırmakla meşgul. Toplumun kutuplaşması, artık sadece siyasal bir sorun değil, sosyal bir yara hâline geldi.

Gazetecilik deseniz... Kalem oynatmak cesaret ister hale geldi. Basın özgürlüğü raporları Türkiye’yi her yıl biraz daha aşağıya çekerken, meslektaşlarımızın bir kısmı hâlâ tutuklu, bir kısmı oto-sansürle ayakta durmaya çalışıyor. Ve bir kısmımız sadece “gerçek” için direniyor.

Gençlik ve Gelecek

Üniversite mezunları gelecek planını pasaportla yapıyor. "Gitmek mi kalmak mı?" sorusu artık bir içsel muhasebe değil, hayatta kalma stratejisi oldu. Z kuşağı, hem dijital dünyada güçlü ama hem de ülkesine yabancılaşmış durumda. Onlara umut vermeyen bir sistemde, aidiyet duygusu ne kadar yaşayabilir?

Ve Kadınlar…

Her gün bir kadın daha, adı bir istatistiğe dönüşmeden önce haykırıyor: “Yaşamak istiyorum!” Kadın cinayetleri durmuyor, sosyal medya kampanyaları da artık yeterince ses getirmiyor. Adalet, çoğu zaman gecikiyor ya da gelmiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği hâlâ uzakta bir hedef gibi.

Son Söz: Umut Varsa Yol da Vardır

Ama umutsuzluk da değil bu yazının niyeti. Zorlukların içinden direniş doğar. Türkiye, nice badireler atlattı. Her dönemin karanlığında bir ışık oldu. Bugün de o ışık, gençlerin cesur hayallerinde, hakikat için susmayan dillerde, değişim isteyen yüreklerde saklı.

Geleceği yeniden inşa etmek için önce bugünü dürüstçe konuşmak gerekiyor. Belki de en çok buna ihtiyacımız var: Gerçekle yüzleşmek ve yeniden başlamak.