Rahmetlik anam, kendine karşı bir haksızlık, bir saygısızlık ve de kendini önemsenmeme gibi bir durumla karşılaştığında:
“Sayın benim küçük hatırımı, sayayım sizin büyük hatırınızı” der, tavrını ortaya koyardı.
***
Bizim ailemiz de küskünlük olmaz. Belki kırılırız hatta çok kırılırız ama küsmeyiz.
***
En ufak bir olayda insanlar birbirlerine küsüyorlar. Bir birlerinin gölgelerine kurşun sıkıyorlar.
***
Günümüzde:
İnsanların bir birlerine karşı saygılarına sevgilerine ne oldu?
Bir büyüğe saygılı olmakla bir küçük ne kayıp ediyor olabilir?
Ya da bir büyüğün küçüğüne muhabbetle sarılmasıyla, onu koruyup kollamasıyla o büyük ne kayıp eder oldu?
Ne oldu da biz bu kadar yozlaştık?
Hatır gönül tanımaz olduk?
Büyük küçük bilmez olduk?
Şöyle yaparsak komşumuzdan ayıp olur; diye neden düşünülmez oldu?
Yarın, şu konuda önemsemediğim komşumun, ahbabımın hatta akrabamın yüzüne nasıl bakarım diyebilen, bu ince, hassas çizgiyi gözeten kimselere ne oldu?
Ne oldu bizim – Batının gıptayla baktığı – manevi değerlerimize?
Büyüğün küçüğe sevgisine, küçüğün büyüğe saygınsa…
***
Gazetelerden okuyoruz, Gezi Parkı olaylarında TENCERE-TAVA çaldığı için alt kat komşunu şikâyeti üzerine üst kat komşuya 1 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmış(?) bu paranın bir yüzü…
Gelelim paranın öbür yüzüne.
Üst kat komşu da alt kat komşunun 9 kedisi olduğu ve bu kedilerin kokusundan rahatsız oldukları için daha önce alt kat komşusunu şikâyet etmişmiş!…
Buyurun size komşuluk ilişkileri…
Bu iki komşu bir birlerinin yüzlerine hangi yüzle bakacaklar?
***
Evet…
Güzel insanlar…
Anlayışlı, hoşgörülü insanlar…
Allahtan korkan, kuldan utanan insanlar…
Bu ülkenin sizlere ihtiyacı var. Nereye ne şekilde sindirildiyseniz silkinin. Silkinin üzerinizdeki utanç tozları yok olsun. İnsanlar yeniden insanlıklarını hatırlasın…
***
Anlayana sineğin kanadı saz…
Anlamayana davul-zurna az…