Bu ülkenin okullarında öğretmensiz öğrenciler varken, nasıl oluyor da öğretmenleri işsiz bırakabiliyorlar? Ücretli öğretmenlik denen, bizim ücretli kölelik dediğimiz bir kavramla, işsiz öğretmenlerin zor durumlarından yararlanıp, onları komik ücretlerle ve sigortalarını eksik yatırarak çalıştırıp, nasıl kar ettiklerini düşünüyorlar. Bir ülkenin geleceği ipotek edilerek kar edilebilir mi? Aynı vasıfta ve aynı eğitim düzeyinde biri kadrolu diğeri ücretli iki öğretmene farklı ücretler ödeyerek çalışma barışını alt üst ettiklerini nasıl göremiyorlar? Öğretmenlikle ilgisi olmayan fakülte ve yüksek okul mezunlarını nasıl ”öğretmen”olarak çalıştırıp bir de “ boş geçen ders yok, ücretli öğretmenlerle hallediyoruz biz sorunu” diyebiliyorlar? On binlerce ücretli öğretmen çalıştırmanın eğitim bilimlerindeki karşılığı öğrencilere toplu katliam yapmaktır!
Gerekli atamayı yapmak için kaynak yetersizliğini öne süren hükümete soruyoruz: Gelecek nesillerin nitelikli bir eğitim almasından daha öncelikli olarak neye kaynak ayıracaksınız? Elbette çağın gereklerine uygun olarak öğrencilerimize teknolojiden yararlanılarak eğitim sunulmalıdır. Her öğrencinin tablet bilgisayarı olmasını biz de çok isteriz ama güvenceli bir şekilde çalışan ve yeterli sayıda öğretmenin olması, nitelikli eğitimin olmazsa olmaz koşuludur. Öğretmenin olmadığı bir okulda öğrencilerin tablet bilgisayarının olması ne kadar anlamlıdır? Tablet bilgisayarla bir miktar insanın gözünü boyayabilirsiniz ancak bu soruna kalıcı bir çözüm getirmek yerine göstermelik atamalar yaparak bizim gözümüzü boyayamazsınız.
Biz ataması yapılmayan öğretmenler mücadelemizi şu taleplerle sürdürüyoruz ve tüm arkadaşlarımızın atandığı güne kadar da sürdürmeye devam edeceğiz:
1- Ücretli öğretmenlik denen eğitim ve çalışma yaşamı ayıbına bir an önce son verilmelidir.
2- ‘Öğretmen adaylarına müjde!’, gibi sunulan komik ve gerçeklikten uzak atama sayılarının bizim için bir anlamı yoktur. Göstermelik atamalara kanmayacak yaşa geldiğimizi bir kez daha hatırlatırız.
3- Milli Eğitim Bakanlığı ataması yapılmayan öğretmen sorununu inkar etmekten vazgeçip, bir çözüm üretmeli ve bu çözümü projelendirerek bize sunmalıdır. Bu ülkenin Milli Eğitiminin yegâne sorumlusu kendileridir ve bulundukları makamın gereği olarak sorunları çözmelidir. Çözemiyorsa da kabullenip o makamı terk etmelidir.
4- Biz üniversiteleri bitirene kadar yüzlerce sınava girerek bu mesleği yapmaya hak kazanmış öğretmenleriz. Öğretmen değiller gibi söylemlerle halkın gözünde yanlış imajlar yaratılmaktan vazgeçilmeli, KPSS sınavıyla öğretmen alımına bir an önce son verilmeli, tüm ataması yapılmayan öğretmenler için güvenceli ve kadrolu atama yapılmalıdır.
5- 2002 seçimlerinden önce verilen sözler tutularak, ataması yapılmayan 300 bin öğretmen bir plan dâhilinde mesleklerini yapabilir hale getirilmeli, öğrencilerin öğretmenlerine, öğretmenlerin öğrencilerine bir an önce kavuşmaları sağlanmalıdır.
6- Ekonomimizin gücüyle övünülen bir zamanda “Kaynak yok” söylemleri bırakılıp, bu ülkenin geleceğine, yani eğitime kaynak ayrılarak, okullar öğretmensiz bırakılmamalıdır.”
Ekleyecek bir konu kaldı mı sizce?