Ama…
***
Bildiğim kadarıyla, hatta bize ilkokul sıralarındayken “Yurttaşlık Dersinde” öğretildiğine göre; belediyeler ve bağlı teşkilatları yerel yönetimler için oluşturulmuş kurumlardır.
Yani bir kentin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için ki; bunlar; yol, su, elektrik başta olmak üzere hizmetlerdir.
İhtiyaca göre yeni yeni yollar açmak. Bozulmuş yolları tamir etmek. Kaldırımlardan vatandaşların tam manasıyla yararlanabilmelerini sağlamak, ağaçlandırmak.
Yeni oluşan mahallere, meskenler su götürmek, olabilecek arızaları gidermek.
Ahalinin rahat bir nefes almalarını, oturup dinlenmelerini sağlamak için parklar, bahçeler oluşturmak…
***
Bütün bunlar ve buna benzer görevler belediyelerin görevleridir ve hükümetle alakası olmayan çalışmalardır.
***
Bu da demek oluyor ki; belediyeler bağlı oldukları kente hizmet etmek için varlar.
Onun için, belediye başkanları bağlı olduğu kent ahalisi tarafından seçilir.
***
Yazımın başlığının hemen altında yazıma “ama” diyerek başladım. Bu ama. “Aday olabilirim” diyen AKP İl Başkanı Sayın Ahmet Uzer içindi.
***
Büyükşehir belediye başkanlığı için zamanı geldiğinde ve Başbakan uygun görürse aday olabileceğini açıklıyor.
Ola ki; Başbakan icazet vermedi. Hayır, olmaz dedi. Ama ahali seni başkan olarak görmek istiyor.
O zaman ne olacak?
Olacak olan şu.
Başbakan olmaz dediği için Sayın Uzer ne yazık ki; büyükşehir belediye başkanlığına aday olamaz.
Çünkü Antep’i, Antep’in örf ve geleneklerini başbakan herkesten iyi bilir.
Bir Antepli’den bile iyi bilir.