Her gittiği yerde vatandaşa “en az üç çocuk yapın” diyen Başbakan Erdoğan’a Eskişehir’deki damadın cevabı çok güzel olmuş. Aç Ayı oynamaz; karnı doymayan, geçim derdinde olan insanlar çocuk bile yapamaz. Çünkü adam işçi, aldığı asgari ücret belli, ev kirası, faturalar ve yeni evli insanların birazda gelen gideni, gezmeleri derken birde avrat tuz der yüreği cız der. Yağ, tüp deyince birde kaynanasını görmeye gitmeye kalkınca ortada maaş filan kalmaz. Hele birde kredi kartı veya evlenirken borçla evlendiyse vay haline…

 İşte vatandaş bu durumda belki zar zor evlenmiş gırtlağına kadar borçluysa bu adam borcu ödemekten çocuk yapmak aklına bile gelmez. Hani bizim başbakan bol keseden savuruyor. Üç çocuk, beş çocuk diye aslında amaç o değil. Vatandaşın çocuğu çok olsun besleyemesin, vakıf ve yardım kuruluşlarına muhtaç olsun el pençe durunca da ver oyu al yardımı ne güzel bir hesap.

 Obama, Benjamin Netenyahu, Apo, Erdoğan hesapları, dağı götüreceksin kimsenin ruhu duymayacak. Vatandaş bir çakıl taşı almaya kalkınca kırk dereden su getirteceksin. Çünkü vergiler, ÖTV, KDV, gelir gider, emlak, çöp, temizlik gibi say saya bildiğin kadar vergileri ver vatandaş sen yemesini bilmiyorsun bizim uşaklar bunun üstesinden gelirler. İthalat İhracat onlar için vergi iadesi, çabası, ihracat yaptıkları ürünlere kum katarlar. İthalat ettiklerine taş katarlar, hormonu verir bir günde bir kilo malı yüz kilo edip hormonlu gıdadan zehirli sulardan ABD’nin kolasından, kaçakçının kanser yapan sigarasından vatandaşı zehirlemeye devam ederler.

Hani senin yerli malı Türk ürünlerine kota koyup ülkende yetişenleri dışarıdan ithal etmendeki sebepse vatandaş hormonlu zehirli dış ülkelerin mallarını alıp yesinler, giysinler. Doktordan ayakları çıkmasın tabi ki birde İlaç satmak lazım ki, onlarda kısır kalıp tüp bebek  yapsınlar.

Bunların hepside ala vere dalavere vatandaş üç çocuk değil bir çocuğu zor besliyor. Madem üç çocuk isteyen Başbakan önce asgari ücreti bin beş yüz liraya çıkarır. Her ayda her çocuk için ikiyüz elli lira çocuk yardımı verir. O zaman vatandaş yer içer üç yerine beş çocuk yapar. Aldın mı cevabını?

Eskişehirli demirci işçisi Durmuş Balcı’dan yani sen bir bilezik taktın diye işçi Durmuş’un her derdi bitti mi sanıyorsun? Şu an evine ekmek götüremeyen, kirasını, faturalarını ödeyemeyen bu asırda susuz elektriksiz ve mutfak tüpsüz yaşam mücadelesi veren insanların dertlerini hiç duydun dinledin ve çözüm ürettiniz mi? Buna yasaklar getiren Valiler, Belediye Başkanları, Başbakan ve Meclisi işgal edenler kendi maaşlarınızla vatandaşı aynı kefede görmeyi bırakın. İnsanların insan gibi yaşamasına ipotek koymaktan vazgeçin. Hem vatandaşı soyup soğana çevireceksin. Hem de vatandaşla alay eder gibi isteklerde bulunacaksın. İnsaf be bu kadarını belki Avrupa’daki işçilerimize yapmadılar.