Düşün
Sıcak bir günün akşamında yanında bazı ileri gelenler ile Köşkü’nün bahçesinde dolaşıyordu. Ben de o sıralar eski Köşk’ün tavan dekorlarıyla meşguldüm. Tozlu ve sisli bir akşam Ankara’nın üzerine çökmüştü. Yer yer toz hortumları semaya doğru yükseliyor ve manzaraya daha boğucu bir hava ekliyordu. Bize:
- Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla iyi mi ettim? diye sordu.
Tabii herkes müspet cevap verdi. Arkasından:
- Neden? suali gelince, kimi stratejiden, kimi siyasetten bahsetti. Hatta birimiz “kayalık güzeldir” gibi bir estetik nazariye de ortaya attı. Atatürk :
-“Şimdi dalkavukluğu bırakın” diye münakaşayı kapattı. Ankara’nın hükümet merkezi olmak için saydığınız meziyetleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkansızı imkan haline getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak”.
(Alıntı)
//
H
İÇTEN İÇE
sevdam seni durmadan
can evinde yeşertir
çiçekçe ve çocukça
sıralı sırasız ikide bir
nice yıkım nice ılgar
geçer iz bırakarak
nice geç kalmış bahar
acımıza eklenir
çocukları da alan
ölüm sıra beklemez
yara üstten kapanır
sızı içerden dinmez
ölüm yıkım ve sevda
yaşamakla başa baş
başlangıç belli belirsiz
bitim belirli nokta
Eray CANBERK
//
Gülümse
İyi Bilirmiş
Minik Fransız kız arkadaşına yemeğe gitmişti. Onların dua etmeden yemeğe başladığını görünce arkadaşına merakla sordu.
'Siz yemeğe başlamadan önce dua etmez misiniz?'
'Niçin dua edelim? Benim annem iyi yemek pişirir.'
//
Kulağına küpe olsun
"Geçmişi değiştiremezsin, fakat gelecek daima elindedir."
/Hugh White/