CHP Genel Merkezi’nde her secim sonrası olduğu gibi kazan kaynadı.  Sonuçlardan rahatsız olan yada bu sıkıntıyı fırsat bilenler, kazan kaldıranlara bayrak sallayıp çanak tutan, kendini olmazsa olmaz gören insanlar var. Aynaya bakmadan ne söylediğini bilmeyen, kendi evinin içindeki ikili özelindeki konuşmaları dışa yansıtmayı marifet sanan insandan lider olmaz.

Ne evine eş, ne de siyasi bir partiye lider olmaz. Senin özelin olan evinin yatak odasını dışarıyla paylaşamazsın. Onlar senin özelin. Sır tutmaz, ipe sapa gelmeyen birisi olursun. Lider olamazsın.

**

İzmir’den gaz alan İstanbul’un birkaç ilçesinden oy alınca, başarılıyım diyor. 81 ilde başarısız olan, ben başarılıyım deyip işin içinden çıkamaz. YSK sonuçlarını beklemeden itiraz hakkını kullanmadan yenilgiyi kabul edenden, 24 Haziran seçimleri öncesi 50 bin avukata hazır olun çağrısı yapıp, seçim günü kayıplara karışan, hiçbir açıklama yapmadan yenilgiyi kabullenen adamdan lider olmaz.

Hiçbir değerlendirme yapmadan, kurultay delegelerini de bu hengâmenin içine çekerek geçmişte yapılan hatadan ders almamış isen, senin de diğerlerinden bir farkın olmaz.

Bu tür girişimler partiyi büyütmez. Aksine partiyi küçültür, böler, parçalar. Kaldı ki bizim lidere ihtiyacımız yok. Cumhuriyet Halk Partililerin tek bir lideri var. O’da Mustafa Kemal Atatürk…

CHP’nin neye ihtiyacı var?

CHP’nin koltuğu doldurabilecek yöneticiye ihtiyacı var. Atatürk ilkelerini benimsemiş ülkesini, milletini bayrağını koruyup, kollayabilecek yöneticilere ihtiyacı var. Bu ülkeye ışık olacak aydınlık gelecek sunabilecek Mustafa Kemal’in çizgisini benimsemiş ileriye taşıyabilecek yöneticiye ihtiyacımız var

**

Yani sözün özü;

CHP’nin kurucu liderinin gösterdiği yolda ilerlemesini sağlayacak yöneticilere ihtiyacı var. Ülkemizin ulaşmasını hedeflediği yolda, canla başla çalışacak partililere ihtiyaç var.

Partililer arasında görev dağılımını düzgünce yapacak, işleyişi sağlayacak yöneticilere ihtiyaç var.

Yöneticinin adının Kemal veya Muharrem olması, hiçbirşey ifade etmiyor.

Ne çabuk unuttunuz; “Baykal istifa” deyip, “Kılıçdaroğlu ile değişim başlıyor” diye bayrak açtığınızı…

Gördüğünüz gibi isimlerin değişmesi bir şey ifade etmiyor.

**

Aslında değişim tavandan değil, tabandan başlamalı…

Sağlıklı bir örgüt yapısı ile çalışmaya başlamalı…

Ama bunu yapacak tavan, yani yönetim olmayınca, doğal olarak oklar Genel Başkan’a dönüyor.

Yukarıda saydıklarımızı sayın Kılıçdaroğlu yapamadı…

Başarısızlığın sonucu olarak görevi bırakmalı…

Ama bu partinin başına gelecek kişi, bir önceki başkanın başarısızlığından faydalanarak değil, hedefleri, projeleri ile gelmelidir.

Partide neler yapacağını söylemelidir.

**

Yoksa bu kafayla;

Bir iki sene sonra yine, “Muharrem istifa. Ahmet gelecek değişim başlayacak…” diye bayrak açarsınız.

Tabi açılacak bayrak kalırsa…