Apartmanların henüz yapılmadığı, hayatlı (avlulu) Antep evleri mesken olarak kullanıldığı günlerde hemen, hemen hepsinde hamam (banyo) yoktu.
Kısa süreli yıkanma işi, evlerin eşikliğinde yapılırdı. Hatta bununla ilgili Gazianteplilerin söylediği şu söz vardır:
“Evde var eşiklik, hamama gitmek eşeklik.”
xxx
Asıl yıkanma işi çarşı hamamlarına giderek yapılırdı. Gaziantep’te, gerek vakıfların gerekse kişilerin yaptırmış olduğu hamamlardan anımsayabildiklerim:
Tutlu (Dutlu) Hamam, Nakip Hamamı, Şıh Hamam, İki Kapılı Hamam, Hüseyin Paşa Hamamı (Çıkrıkçı Hamam), Eski Hamam, Naip Hamamı, Keyvanbey Hamamı.
xxx
Tutlu Hamam, Eski Saray Caddesinde, Bakır Hanının karşısındaydı. Bir zamanlar önünde bir dut ağacı olduğu için bu ismi almış olsa gerek.
Nakip Hamamı, Şehitler Caddesindeki Gümüş Kastel denilen yerdeydi. Gümüş Kastel mevkiinde ki kanalizasyon ihtiyaca cevap verecek büyüklükte olmadığından, şiddetli yağmur yağdığı zaman, hamam dahil o civarı su basardı. Suyun yüksekliği 60-70 santimi bulurdu.
Bir vakfa ait olan Nakip Hamamının yerinde bugün dükkânlar, işyerleri yapılmış olduğundan, hamam tarihe karışmıştır.
Şıh Hamamı, Şıh Camisinin yanında, yerin altında idi.
İki Kapılı Hamam Eyüboğlunda, iki kapısı olduğundan bu adı almıştır. Hamama merdivenle inilirdi, çünkü bu hamam da yer altındaydı.
Hüseyin Paşa Camii, Sarı Mektep dediğimiz Cumhuriyet İlköğretim okulunun önünde, Gaziler Caddesi üzerinde olan Hüseyin Paşa Hamamının bir adı da Çıkrıkçı Hamamıydı.
Eski Hamam, Hamdi Kutlar Caddesine bağlanan Küçük Pazar Sokağı üzerinde olup yine yer altına inşa edilmiş bir hamamdı.
Restore edilmiş tek hamam olan Naip Hamamı Kalealtı’ndadır.
Keyvanbey Hamamı Gaziler caddesinde, Tutlu Hamam gibi küçük bir hamamdı.
Bugün bu hamamların bir kısmı kaybolmuş, bir kısmı da işyeri olarak kullanılmaktadır.
Gerek çocukluk gerekse gençlik çağımda ben bu hamamlardan Tutlu, Nakip, Şıh, Çıkrıkçı, Naip hamamlarına gittiğimi anımsıyorum.
xxx
Hamamların yapı ve çalışma tarzı hemen, hemen birbirlerinin aynıydı. Girişten sonra soyunma yerleri olurdu. Buradan fazla sıcak olmayan serinleme yerine, oradan da asıl sıcak bölüme geçilirdi.
Sıcak bölümün ortasında kesecinin çalıştığı göbek taşı, kazan önü ve etrafında da yıkanma yerleri olarak curunlar (kurna) olurdu.
xxx
Kadınlarımızın hamam günleri bir alemdi.
Gidilecek hamama bir gün önceden haber gönderilir, kurna ayırmaları istenirdi. Hamam günü “Natır” gelir; içinde çamaşırların, hamam takımlarının, hamam tasının bulunduğu hamam torbasını sırtına yüklenir; içinde kese, lif, sabun ve tarağın bulunduğu tarak kabı eline verilir; hamamda kullanılmak üzere her evde, zamanı geldiğinde kullanılmak üzere saklanan hamam halısı da hamam torbasının üzerine atılarak, natır gönderilirdi.
xxx
Hamam günü, evin beyi, hamama yiyecek dolu sepet gönderir; hamamda türlü, türlü yiyeceklerin yanı sıra köfte de yoğrulurdu.
Yiyeceklerin tüketilmesi için bir ara hamamın suyu kesilir, fırsat verilirdi.
xxx
Birçok şeylerde olduğu gibi, hamam sefası da tarihe karışıp kaybolup gitmiştir.