Mükemmel değilim. Olduğum gibiyim. Kusurlarımla, hatalarımla, bazen fazla duygusal, bazen fazla gerçek halimle varım. Rol yapmıyorum, kimseye kendimi ispat etme derdinde değilim. İç huzurum, başkalarının beğenisinden çok daha kıymetli çünkü.

Birileri ‘’kusursuzsun’’ desin diye kendimizi zorlamak, sürekli bir maske takmak… Ne kadar yorucu değil mi? Herkesin görmek istediği o ‘’ideal’’ insan olmak için kırıyoruz kendimizi, sonra da o parçaları toplamaya çalışıyoruz. Oysa insan en güzel haliyle değil, en gerçek haliyle sevilmeli.

Ben dürüstüm. Maskesizim. Kimi zaman yanlış anlaşılırım, kimi zaman fazla açık sözlü bulunurum ama en azından sahici biriyim.
Bu çağda gerçek kalabilmek, bir lütuf gibi. Çünkü gerçek olmak, mükemmel olmaktan çok daha cesur bir seçim.

Evet, mükemmel değilim. Ama samimiyim. İçim neyse dışım da o. Ve bazen, mükemmel bir imaj yerine, içiyle dışı bir olmanın huzuru en büyük mutluluk.
İnsan, maskesini çıkardığında eksilmiyor aslında… Tam da o zaman tamamlanıyor.