Ne güzel bir deyim. Ülkemizde yaşananları anımsatıyor. Irkına ihanet eden tek kuş vardır oda Keklik. Çünkü avcılar dişi kekliği kapana koyup, pusuya yatar. Dişi keklik öttükçe, yanına gelen erkek keklikleri de avcılar avlar. Onun için kekliğin doğru dürüst yuvası olmaz. Bazen kayalıklarda bazen çalılıklarda yuvasını yapıp yavruladıktan sonra avcılara av olurlar. Bazen nesilleri tükenmesin diye kuluçkalara yatırılanlar ve yavruları yabana bırakılırlar.

Kendi ırkına ülkesine ihanet edenlerin nasıl yuvası olur? Bakın 1978 ve 1980 sonrası ülkeyi bırakıp kaçanlar ve yasal olmayan yollardan Avrupa ülkelerine sığınanlar, sırf oturum almak ve çalışabilmek için ülkesi aleyhinde olmadık suçlamalar yaparak sığınmacı oldular.

 Ancak yıllar sonra Türklüğünü inkâr edecek şekilde gelişen ve bir arayış içine girenler hâlbuki bu ülkede Cumhuriyet yasaları ve Türklüğün şanı ile mal mülk sahibi oldular. Eğer cumhuriyet yasaları olmasaydı bu gün geldikleri makamları hayallerinde bile göremezlerdi.

Ama şu an bu gömlek onlara dar gelmeye başladı. Gömlek değiştirmek için okyanuslar ötesinde mağazalar aramaya giderek kendilerine elin paçavralarını gömlek diye giydirip gönderdiler. Amaç onları kendilerine dahi uygun görmedikleri gömleği bizimkilere giydirdiler.

Şimdi o gömlek öyle bir hal aldı ki giyeni kanser yapıyor. Tabi kanser olan bir canlının da üremeyeceğine göre belli bir yuvası da olmayacak.  Atalarımızın dediği gibi çarşıya pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar. İhanet içine girmiş kabına sığmayanlar bazı güçlerle elbirliği yapıp Türkiye cumhuriyeti ve kurulmuş olan yuvayı dağıtmak için avcıyla iş birliğinde olduklarını açıkça ortaya koydular. Av Türkiye Cumhuriyeti ve belli bir kesim halk, avcılar ise ABD ve işbirlikçileridir.