Hani güzel bir şarkı var:
“Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?” diye…
Gerçi Ankara nireee Antep nireee… İstanbul niree Antep nire…
Bu iki kentte ki ülke yöneticilerine sesimizi duyurmak…
Zor, hatta imkânsız!
Duyan olur mu acaba?
Duyup da vah vah hiç unuttuk bu garipleri diyen olur mu acaba?
Ülke doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine sabahın saat sekizinden sonra cayır cayır yanmaya…
Öğleye doğru bu yangı cehennemi bir yangıya dönüşmekte…
Ve bu yangı akşam sekiz doğru şiddetini yitirmekte…
Bilim insanları özellikle kronik rahatsızlıkları olan 65 yaş üstü insanlar zinhar sabah saat sekiz ila akşamüzeri sekiz aralığında mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın diye…
Bangır bangır bağırırlarken bizlerin HÜR OLDUĞUMUZ saatler ülkenin mevsim hükmüne göre cayır cayır yandığı saatler olduğu kimsenin aklına gelmiyor…
Yukarıda da dediğim gibi…
“Antep nireee Ankara niree…
Asesimiz Ankara ya nasıl ulaşsın?
XXX
“Temel efendi, nazmını kılmış camiden çıkarken, imam efendinin yanına yaklaşarak:
“Hocam bir maruzatım var, sorabilir miyim?”
İmam efendi, “Tabii evladım sor.” Demiş.
Temel:
Hocam namaz kıldırırken Arapça…
Kuran-ı Kerimi okurken Arapça…
Dua ettiniz, Arapça…
Yardım parası istediniz, Türkçe…
Onu da Arapça söylesem anlamazlar da ondan demiş…
Hoca efendi.”