Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “Sayın” kelimesinin “Sıfat” olduğu belirtilerek şöyle açıklanıyor: “Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz.”

            “Sıfat” sözcüğü ise aynı sözlükte “Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime, ön ad” olarak açıklanıyor.

            Yani, hangi ismi niteleyecekse, onun özelliğini belirtilecekse, o ismin başına getiriyoruz sıfatları.

            Örneğin; “Güzel çocuk” denince çocuğun güzel olduğunu anlıyoruz; yine saygıya müstahak birine, sayın diyebiliyoruz. Nasıl ki çirkin bir çocuğa “Güzel çocuk” diyemeyeceksek, saygıyı hak etmeyen birine de sayın diyemeyiz, her halde.  

            ***

            Bu tanıma göre, “saygı belirtisi” olarak söylenecek bu söze ancak saygıyı hak edenler layık olmalıdır. Saygıyı hak etmeyenlere söylenmesi, her halde dil alışkanlığından öteye gidemez.

            Bir hırsıza “Sayın Hırsız” diye hitap edilebilir mi?

            Rüşvet alan birine “Sayın Rüşvetçi” denebilir mi?

            Hortumculuğu adet haline getirenlere “Sayın Hortumcular” denir mi?

            Yalan söyleyenlere, yalancılara “Sayın Yalancı” diye hitap edilebilir mi?

            Bulunduğu mevkie dayanarak, yolsuzluk yoluyla servetini artıranlara “Sayın” dene bilir mi?

            ***

            Bu soruların cevabı, kime sorarsanız sorun,   “denemez” olacaktır.

            Ancak ülkemizde, maalesef hırsıza, rüşvet alana, hortumculara, yalancılara hep “Sayın” diye hitap ediliyor.

            ***

            Topluma hizmetlerde bulunmuş, toplumca sevilen, ülkesini kendi özlük haklarının üstünde tutan, ayırım yapmadan herkese yardıma koşanlar, “Sayın” denmeyi hak edenlerdir. Gerisi bazı insanlara dil alışkanlığı, şakşakçılık gibi sebeplerle söylenen sözlerdir.

            ***

            “Körler ve sağırlar, birbirini ağırlar” örneği bazı insanlarımız da birbirlerine sayın deyip duruyorlar. Acaba içlerinde “Sayın” kelimesini hak eden kaç kişi çıkar.

            ***

            Bir gün politikacılar bir toplantıya giderken, bindikleri otobüs kaza yapmış ve birçoğu Hakkın Rahmetine kavuşmuş.

            Kaza yerine yetkililerden önce gelen köylüler cenazeleri gömmüşler; polis olay yerine geldiğinde, köylülere sormuş:

            -Cenazeler nerede?

            Köylüler:

            -Cenazeleri gömdük.

            Polis:

            -Hiç kurtulan olmadı mı?

            Köylüler:

            -Valla, birkaç tanesi “Biz ölmedik” dediler; ama politikacı olduklarından pek inanamadık.