Hayatta çok az şey bir bakış kadar içten, bir gülümseme kadar samimi olabilir. Hele ki size bakarken gözleri parlayan insanlar… Onlar aslında yalnızca yüzleriyle değil, kalpleriyle gülümseyenlerdir.

O an, hiçbir kelimeye gerek yoktur; çünkü gözler, kelimelerden daha çok şey anlatır.

Ama işte insanoğlu böyledir: en kıymetli olanı çoğu zaman sıradan sanır. Yanımızda olduklarını, hep öyle kalacaklarını düşünürüz. Bize bakarken ışıldayan gözlere, içten gülümsemelerle alışırız. Ve bir gün o gözler görmezden gelmeye başladığında, yüreğimizde tarifsiz bir boşluk belirir.

Çünkü aslında mesele onların bize bakmaması değil, bizden o özel bakışı esirgemeleridir. Bir zamanlar içimizi ısıtan o gülüş, yokluğuyla içinizi üşütür. İşte o zaman anlarsınız: değer, kaybolduğunda fark edilir.

Hayatta herkesin gözleriyle gülmediğini, herkesin bakışında aynı samimiyetin olmadığını bilmek gerekir. Size baktığında ruhunuza dokunan insanlar, kıymetinizi size sessizce hatırlatanlardır. Onları kırmayın ve görmezden gelmeyin. Çünkü bir gün, onların sessizliği ve uzaklığı sizi öyle bir sarsar ki, toparlanmak sandığınızdan çok daha zor olur.

Unutmayın, gözleriyle gülen insanlar hayatın en nadide hediyesidir. Onları kaybetmemek için tek yapmanız gereken şey, aynı içtenlikle geri bakabilmektir. Çünkü sevgi, gözlerden kalbe uzanan en sessiz ama en güçlü köprüdür. Ve o köprüden geçtikçe, hayatın aslında ne kadar kıymetli olduğunu yeniden hatırlarsınız.