Bazen hayat, hak etmeyene verdiğimiz değerin yüküyle yoruyor bizi. Karşılıksız mücadeleler, hiçbir yere varmayan çabalar, boşa giden bir fedakârlık silsilesi…

Bir bakıyoruz ki aslında sevgi değil, kendimizi tüketmenin ağır provasını yapmışız.

Toksik ilişkilerde kaybolan yıllar, gelecek kaygısına heba edilen kasvetli endişeler… Ve hepsinin arkasında, sömürüye açık saf bir merhamet.

İnsanlara verdiğimiz sınırsız toleransın, aslında bize geri dönmeyen bir yol olduğunu çok sonradan fark ediyoruz.

Ama her şey geçti. Acının öğretisini, kaybın dersini, yanlış insanlara adanmış zamanın kefaretini ödedik. Şimdi bize kalan en değerli şey: kendimiziz.

Kendimize dönmek, dünyadaki en büyük devrimdir. Çünkü bir kere kendimize döndüğümüzde artık kimse bize yolumuzu kaybettiremez.

Ve artık biliyoruz: Hak etmeyene verilen değer, sadakatsizliğe sabır, yüreksizliğe merhamet… Bunların hepsi ihanettir. Ama kendimize yapılan ihanet, hepsinden daha büyüktür.