Tarihte bazı günler vardır ki milletlerin kaderini değiştirir. Türk Milleti için 26 Ağustos 1922 tarihi, bu günlerin en başında gelir. O sabah, saatler beş otuzu gösterdiğinde, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği emirle topçu ateşi başlamış ve İstiklal Harbi’nin en büyük safhası olan Büyük Taarruz başlamıştır. Bu hamle, yalnızca bir askerî harekât değil; yüzyıllardır bağımsız yaşama iradesi gösteren bir milletin yeniden ayağa kalkışının sembolüdür. Anadolu topraklarında, Türk Milletinin istiklaline kast eden işgal kuvvetlerine karşı yürütülen bu mücadele, milli hafızamızın temel taşlarından biridir.

Bugün ise bu tarihsel mirası sahiplenen her siyasi hareket, her toplumsal girişim, kendini bu ruhun bir devamı olarak görmektedir. 26 Ağustos’un yıl dönümünde yapılan her anma, yalnızca geçmişe bir selam değil, geleceğe bir yemin niteliği taşır.

OLUMLU YANLAR

• Milli Ruhun Dirilişi: Büyük Taarruz, bir milletin tüm varlığıyla ayağa kalkabileceğini göstermiştir. Bu, Türk tarihine onur veren en büyük örneklerden biridir.

• Planlı ve Programlı Harekât: 26 Ağustos’un seçilişi, uzun hazırlıkların, titiz planların ve büyük bir vizyonun sonucudur. Bugün de aynı anlayış, millî hareketlerin başarısı için yol gösterici olmaktadır.

• Liderlik ve Vizyon: Mustafa Kemal Paşa’nın liderliği, yalnızca askerî bir önderlik değil; bir milletin kaderine yön veren tarihî bir vizyon olmuştur.

• Manevî Miras: O sabah atılan ilk top mermisi, yalnızca düşmana karşı değil, geleceğe dair bir umut ışığı olarak da yükselmiştir.

• Ağır Bedeller: Büyük Taarruz, zaferle sonuçlansa da binlerce şehit ve gazimizin canıyla, yaralarıyla kazanılmıştır.

• Uzun Yılların Yıkımı: Savaş, Anadolu’da şehirleri, köyleri harabeye çevirmiş; halkı açlık ve yoksullukla karşı karşıya bırakmıştır.

• Zafer Sonrası Unutkanlık: Bugün gelinen noktada, bazı çevrelerde bu büyük destanın yeterince anlaşılmaması, genç nesillerin tarihle bağının zayıflaması önemli bir olumsuzluktur.

• Mirasın Yozlaştırılması: Milli mücadele ruhunun, günlük siyasetin kısır çekişmeleri içinde araçsallaştırılması, tarihsel hafızaya zarar vermektedir.

SONUÇ

26 Ağustos 1922, Türk Milletinin bağımsızlık ve özgürlük yürüyüşünün doruk noktasıdır. O gün atılan adım, yalnızca askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini tayin eden en büyük tarihî dönüm noktasıdır. Bugün bu mirası yaşatmak, yalnızca anmakla değil; o ruhu toplumsal, ekonomik ve siyasi hayata yansıtmakla mümkündür. Büyük Taarruz, Türk Milletinin ezelden ebede sürecek mücadelesinde bir işaret fişeği olmuştur.

OKUYUCUYA SORULAR

1. Büyük Taarruz’un ruhunu günümüz toplum ve siyasetinde ne ölçüde yaşatabiliyoruz?

2. Planlı ve programlı bir vizyon, günümüz siyasi hareketleri için ne kadar belirleyici olabilir?

3. Tarihî mirasın günlük siyasi çıkarlarla kullanılması, bu mirasa zarar verir mi?

4. 26 Ağustos’un anlamını genç nesillere aktarmak için hangi adımlar atılmalıdır?

5. Sizce Büyük Taarruz’un verdiği en büyük ders, bağımsızlık mı yoksa milletin birlikte hareket etme iradesi midir?