Ataması Yapılmayan Öğretmenler Ne İster?

Ağustos-2013 öğretmen ataması öncesi, öğretmen atamaları ile ilgili her yıl yaşanan heyecanlı ve gergin bekleyiş devam ediyor. Bunun nedeni, atanacak öğretmen sayısı ve bu sayının hangi branşlardan oluştuğu.

 

Bu konuda yapılması gereken, 300 binin üzerinde olduğu bilinen atanamayan öğretmenlerin sorunlarını da büyük ölçüde giderecek olan, MEB’in, branşlar bazında oluşan resmi öğretmen açığı olan 140 bin atamayı yapmaktır. (140 bin öğretmen atamasının olanaklı olduğunu daha önceki yazımızda belirtmiştik.)

 

Şimdi sizlerle, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformunun (AYÖP), öğretmen atamaları ile ilgili görüşlerini paylaşacağım. Bu görüşleri paylaşırken  AYÖP’ün özenle üzerinde durduğu, kaç öğretmen ataması gerektiği ile ilgili “sayı belirtmeme” ilkesini önemle vurgulamak istiyorum.

 

AYÖP’ün görüşleri şu şekilde: “Biz yurdun dört bir yanında, hemen hemen her sokağında en az bir tane olmak üzere yaşayan ataması yapılmayan öğretmenleriz. Ailelerimizin bin bir türlü fedakârlıklarıyla, yıllarca emek vererek ve masraf yaparak sahip olduğumuz, gönül verdiğimiz mesleğimizi her birimizin yapacağı güne kadar mücadelemize devam edeceğiz.

 

Sizlere bazı hatırlatmalar yapmak istiyoruz öncelikle: Yıl 2002 Başbakanın İzmir mitinginde seçim konuşması: ‘Şu sisteme bakın hele, ülkede 72 bin öğretmen açığı var, sen sınavla öğretmen seçiyorsun. Hangi akla hizmet ediyorsunuz? Bırak da öğretmenlerimiz okul seçsin, göreve başlasın, önüne niye engel koyuyorsun? Ama inşallah biz hükümetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenlerimizi göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz...’

 

Yıl yine 2002 İstanbul mitingi, Başbakan der ki: ‘Birçok gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı. Ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişiyorken, sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun, bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin çalışsın. O kadar sene beklet, sonra al. O adamda artık heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak ve ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek. Hiç merak etmeyin…’

 

Yıl yine 2002 Gaziantep mitingi, başbakan yine der ki: ‘Yahu bir sürü bölüm öğretmenimiz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe, müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye? Öğretmen ihtiyacı var. Ama bakın ki işe bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri, yazık değil mi? Öğretmen almıyorum de, bu evlatlarım okumasın boşuna. Ama biz iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı olmayacak...’

 

Başbakanın seçilmeden önce sorunlarımızı gayet iyi ifade ettiği bu konuşmaların yapıldığı 2002 yılında eğitim fakültelerinin sayısı 50 ve ataması yapılmayan öğretmen sayısı 72 bindi. Aradan 11 yıl geçti yıl 2013, Eğitim Fakültelerinin sayısı 84, ataması yapılmayan öğretmen sayısı ise 300 bin civarında. Bütün bu söylemlerin sahipleri şimdi biz yokmuşuz gibi davranıyorlar ve sanki isteklerimiz ütopyaymış izlenimi vermeye çalışıyorlar. Bu 11 yılda sanki sorumlusu kendileri değil de bizmişiz gibi, 300 bin işsiz öğretmenin sorununa inkâr edici, görmezden gelici birçok söylemle karşılık verdiler:

 ‘Yeteneklerine uygun başka iş bulsunlar’

 ‘Uyduruktan bir sorun çıkarmışlar ataması yapılmayan öğretmen diye, her cuma kapımda eylem yapıyorlar’

 

Bu ülkeyi yönetenler bu tablonun oluşmasında kendilerini nasıl oluyor da sorumlu hissetmiyorlar? Verdikleri sözlere güvenerek bu mesleği seçmiş insanların gözünün içine baka baka hangi yüzle ‘ başka iş bulsunlar’ diyebiliyorlar. Ataması yapılmadığı için hayatına son veren arkadaşlarımızın haberleri medyada yer aldıkça, yataklarında nasıl rahat uyuyabiliyorlar merak ediyoruz. Aklımız ve yüreğimiz almıyor.

320 bin genç sahip oldukları diplomaların gereği olan işlerini yapabilmek için umutla beklerken üstelik ülkemizin öğretmene ihtiyacı varken 10 bin, 20 bin, 30 bin, 40 bin… gibi komik sayılarla yaptıkları atamaları nasıl bir müjdeymiş gibi sunuyorlar?