BİR DE BU

Gerçek var!

İşsizlik…

Güzel ülkemde had safhada…

Baş üstüne.

İş bulabilmek için iş arayan ve de kıran kırana bir mücadele içinde olan gençler…

İşinde uzman, kalifiye elemanların ücretleri fazla diye sıradan işçi çalıştırarak; değerinden düşük mal üretenler…

Hele hele Suriyeli garibanları bir ekmek parasına çalıştırıp, onlardan doğru-dürüst iş bekleyenler…

Bunlar bu ülkenin inkâr edilmez gerçekleri…

Genç ömrünü eğitimle, tahsille çürütüp bir yerlere gelerek; atanma bekleyenler…

Sözlü mülakatta, mülakatı yapanla zatla fikri ayrılığa düşüp de hakkı olan yeri kayıp edenler…

Ne yazık ki, bütün bu ve buna benzer nice olumsuzluklar-tuhaflıklar bu ülkenin zinhar inkâr edilmez gerçekleri…

Ya…

Bir de:

Çalıştığı iş yerinde, herhangi bir şeye kafası bozu lupta(!?) kendine güvenip, bel bağlamış ustasının, patronunun işlerini altüst ederek keyfi iş bırakanlar, iş değiştirenler…

İşte bir de bunlar var…

Anteplinin bildiği ekmekçilerde…

Gallede (kasada) oturan kişi; ekmek fırının çalışmasını organize eden, çalışan işçileri denetleyen, müşteriyle bire bir muhatap olan genelde patron ya da onu temsil eden birisidir!

Dün bizim ekmekçi de gallede oturan müşteriyle ilgilenen arkadaşı içeride ekmek taplarken (hamuru; tırnaklı, açma, küppan hale getirmek) gördüm.

Hayırdır diyecek oldum:

“İşçi gelmedi dede, gördüğün gibi İş başa düştü.”

Bir yandan iş diye yere saplanılan bir ülkede elindeki nimeti tepeleyenler de var…

Bu da bu ülkenin ayrı bir gerçeği!