Sokaktaki binler, milyonlar diyor ki:
Sen demokrasinin var sayıldığı bir ülke de sandıktan alnının akıyla ve de görülmemiş bir çoğunlukla çıktın.
Amacın bu ülkeyi sandıktan çıktığın gibi demokratik yollarla yönetmekti.
Ama zamanla yönetim tarzın öyle bir yola girdi ki; seni iktidara getirenlerin dışındakilere, seni iktidar getirenlerin yaşam tarzlarını dikta etmeye başladın.
İşte bu olmadı.
Bunun üzerine şu anda çapulcu, terörist, anarşist olarak yaftaladığın insanlar “hop” dediler…
***
Sen diyorsun ki:
“Artık bu eylemlere bir son verilmesini özellikle rica ediyorum. Bir derdiniz varsa belediye başkanıma, valime gidersiniz. Temsilci seçersiniz, ben dâhil kabul ederim.
Şu anda sokaktaki çapulcularda diyor ki:
Bahsettiğin belediye başkanı ve vali senin dükkânında çalışan bir işçin değil, onlara belediye başkanımız, valimiz de diyor.
Bilmem ne bakanına bakanım deme, bakanımız de diyor.
Polise benim polisim deme, bizim polisimiz de diyor.
Bütün bunlara bizim adımıza sahiplen diyor.
***
Başka ne diyor:
Benim yaşam tarzıma karışma diyor.
Benim özlük haklarıma müdahale etme diyor.
Beni hor görme, beni aşağılama diyor.
Kendi değer yargılarına göre beni yargılama ve beni buna zorlama diyor.
Ben sana muhalif olabilirim, beni de bu vatanın bir evladı olarak tanı ve benimde başbakanım ol diyor.
Sana muhalifim diye beni dinsiz imansız sanma diyor.
Kim bilir belki de Allah indinde yandaşlarından ben daha dindarım diyor.
***
Beklide hiçbir anlamı olmayan PKK’nın çekilme süreci için oluşturulan AKİL İNSANLAR’ a şimdi ihtiyaç var.
Yalnız sizinde akil insanların sözlerine önerilerine itibar etmeniz kaydıyla.
***
“Artık bu eylemlere bir son verilmesini özellikle rica ediyorsun.”
Kim bilir belki de dışarıdaki yaftalı insanlar bu davete icabet edeceklerdi.
Ama…
Ekliyorsun…
“Kusura bakmayın Tayip Erdoğan değişmez.”
Sizde kusura bakmayın bu davetin anlamı kaldı mı?