Gerçekten ülkede hemen herkese, her kesime bihaller olmaya başladı…

Önüne düşen bir haberi herhangi bir gazeteci kendine göre yorumlar, yorumlayacaktır da. 

Ve bu o gazetecinin en tabii hakkı!

Da…

Gazetecinin, hele hele taraftar olmadığına inanılan bir gazetecinin siyasi ve dünya görüşü ne olursa olsun gerçekçi olmalı, taraftar olmamalı.

Çünkü yıllarca doğruları yazdığına inanmış, kendinin dürüstlüğüne, bitaraflığına inanmış bir okuyucusu topluluğu var.

Taraftarlığını, önüne düşen haberi taraftarı olduğu yönde yorumlamamalı ve böyle bir hakkı yok!

Bu tür köşecilere inanların hem kafaları karmakarışık, hem de şaşkınlar. Okuyucu, “yahu ne oldu bu adama, benim bildiğin adam bu adam değil” diyor…

Alışmışlığın verdiği bir bağlılıkla da yazdıklarının samimiyetsizliğini bile bile okuyor.

HDP Eş Genel Sezai Temelli Başkanı şöyle demişmiş…

Ekrem İmamoğlu seçilirse bilecek ki, İstanbul da yaşayan üç milyon KÜRT’ÜN oyuyla seçilmiştir…

Bakalım bu zamana kadar kör-topal idare eden CHP ve İYİ parti bunu nasıl değerlendirir… (Diye soruyor yazar.)

Bu kelam CHP’nin, HDP’yi , ya da HDP’nin CHP’yi desteklediği olarak yorumlanırsa; bu yorumu yapan yazar, doğrudan doğruya taraf olarak olayı yorumlamış olmuyor mu?

HDP’li Eş Başkan İstanbul’un diğer adayı Binali Yıldırım Beyin İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını İstanbul da ki üç milyon KÜRT’ÜN oyuyla kazanacağını söyleseydi bu köşe yazarı…

Ekrem İmamoğlu’nun bağlı olduğu partileri için kullandığı kelamları Binali Beyin bağlı olduğu partisi için de kullanır mıydı?

Hiç sanmıyorum!

O zaman bu ve buna benzer gazeteciler, gazetecilik yapmıyor, taraftarlık yapıyor… 

“BEN SEN DEĞİLİM, SENDEN DE DEĞİLİM.

BEN O DA DEĞİLİM, HELE HELE ONDAN HİÇ DEĞİLİM.

BEN…

        BENİM…

                  BEN KİMSE DEĞİLİM!”