-Günaydın Memiş.

-Selam.

-Hadi şu bedava kahve içilen yere gidip biraz kitap karıştıralım, birazda sohbet ederiz.

-Neresiymiş o yer?

-Halk kıraathanesi. Oraya gidip, dinleniyorsun, bedava çayını kahveni içiyorsun.

-Olur İbiş kardeş.

(Hükümetin kurduğu böyle bir yere varır, kahvelerini içtikten sonra sohbete başlarlar. Memiş sanki ekonomi öğretmeni gibi, İbiş’e ders vermeye başlar).

-Şimdi Memiş kardeş, insanların bazı ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarını giderebilmek için çalışırlar. İnsanlar önce karınlarını doyurmak ve giyinme ihtiyaçlarını karşılarlar..

-Öylemi?

-Dur sözümü kes me öyle ya! İnsan aç ve çıplak olur mu?

-Olmaz.

-Kazanıp biraz parası artınca, örneğin bir bisikleti olmasını ister. Çalışır ve onu da alır. Zamanla o bisikletinin yerine motosiklet arzusu duyar. Günler, aylar geçer; çalıştıkça zenginleşmeye başlar. Bu sefer otomobil alır.

-Yahu İbiş, niye “örneğin” diyorsun, “atıyorum” desene?

-Havlevela kuvvetibilla…. Sana ne; sözümü niye kesiyorsun? Örneğin mi anlamlı atıyorum mu

-…..

-Ne ise! İşi büyür; fabrika sahibi olur, ithalat-ihracat başını alır gider. Konumuz insan ihtiyacı ya.

-Evet.

-Artık her şeyi halletmiş olduğundan başka aramalara başlar, kendini gösterme yolları arar. En iyi yol olarak da siyaseti seçer. Muhakkak iş hayatıyla uğraşırken bir fikri vardır; fikriyle ilgili bir partiye girer. Başlar çalışmaya. İlçe milce derken Milletvekili de seçilir. Siyasetle uğraşma ihtiyacını da bu şekilde tatmin etmiş olur.

-Yahu! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?

-Ne dalga geçmesi; siyasete girdikten sonra servetinin büyük bir bölümünü bu yolda harcayanları bilirim ben.

-Git ağam git. Benimle alay etme. Benim bildiğim.

-Neymiş senin bildiğin?

-Bugün siyasete atılan bazı siyasetçilerin geçmişi senin dediğin gibi varlıklı falan değiller; inanmazsan geçmişlerini yokla. Siyasete girdikten sonra zenginleşmişler

-Yok paşam yok! Nereden biliyorsun, sonradan zengin olduklarını?

-Ben hepsi demedim, bazıları dedim. Bana isimlerini saydırma.

-Yürü ağam yürü, beşinden on beşinden bize ne?

-Nasıl bize ne Memiş? Zenginlikleri havadan sudan gelmiyor ki!

-Nereden geliyormuş?

-Senin, benim verdiğim vergilerden; bizler için sarf edilmesi gereken paralardan; rantdan.

-Yorum İbiş, zamanı geri geri çevirebilsek, eski günlerin gelmesini ister misin?

-İsterim de oğlum o zaman sen de ben de daha babamızın karnında olurduk.

(İbiş ile Memiş bu konuda anlaşamazlar, vedalaşırlar. Aşık Veysel ne güzel söylemiş “Koyun kurt ile gezerdi fikir başka, başka olmasa.”)