İBİŞ İLE MEMİŞ
(Mutluluk-Hayal-Hırs)
-Merhaba İbiş.
-Merhaba.
-Nasılsın İbiş kardeş; İnşallah bir yaramazlık yok!
-Çok şükür Memiş, şimdilik bir sıkıntım yok. Ancak mutlu olmaya çalışıyorum.
-Niye mutlu değil misin İbiş?
-Mutluyum da, hayal kuracak kadar değil!
-O da nereden çıktı? Mutlulukla hayalin ne ilgisi var?
-Şimdi Memiş, insan ne kadar mutlu olursa, o kadar da hayal kurar.
-Yahya Kemal “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” demiş ya, onun gibi bir şey mi?
-Yok, yok.
-Peki ne?
-Şimdi, ne kadar hayal kurarsan, hele bir de onu hırsla beslersen çok şeye sahip olursun!
-Nasıl yani?
-Ben hayal etmeye başladım. Sana da tavsiye ederim; sende hayal kur.
-Ne hayali?
-Önce bir otel hayal ettim. Tam denizin kenarında. 1000 odası var. Yaşamak için ne lazımsa hepsini otel için hayal kurdum. Savuna, Türk Hamamı, soğuk sıcak yüzme havuzları, falan, filan.
-Sonuç, hala hayal etmeye devam ediyor musun?
-Ediyorum, ediyorum. Bir de 100 metre boyunda bir yat düşlüyorum. 6 adet kamarası var. Her şey altın kaplama. Onunla dünya turuna çıkıyorum.
-Sonra?
-Hayalim devam ediyor. Hayal kurdukça mutlu, mutlu oldukça da hayalim artıyor.
-Neymiş diğer hayallerin?
-Efendim otomobil fabrikası, çimento fabrikası, demir çelik fabrikası, çikolata şekerleme fabrikası, dondurma fabrikası, ekmek fabrikası, süt ürünleri fabrikası, fabrika fabrikası…
-Dur, dur. Bu ne yahu! Sen de rahmetli Erbakan gibi fabrika fabrikası bile kurmaya kalktın.
-Kardeşim, hayal ediyorum.
-Ne faydası var hayal etmenin?
-Yahu önce mutlu oldum ya.
-Evet!
-Mutlu olunca insan hayale dalıyor.
-E!
-Hayal insanı hırslandırıyor.
-E!
-Sonra da hayal ettiklerin hırslanma sayesinde oluveriyor.
-Peki, İbiş; mutlu oldun, hayal kurdun, hırslandın; hayallerin gerçekleşti mi?
-Bekliyorum.
-Daha çok beklersin.
-O niye?
-Senin bu hayallerinin gerçekleşmesi için hırslanman yetmez. Arsacılık yapacaksın; belediye ile iç içe olacaksın. Nerede ne olacak, öğrenip oraları kapatacaksın. Hatta, hatta yasal olmayan yollardan para kazanmaya bakacaksın. Devletten kredi alıp, devlete faizle borç vereceksin…
-Deme yahu?
-Ne zannettin ya!
-Peki, benim şimdiye kadar yaptığım hayaller boşa mıydı?
-Onu bilemem. Sen yine hayal etmeye devam et. Belki mayaladığın göl yoğurt tutar.
-Gene maneviyatımı kırdın; hadi eyvallah.
-Hayalin eksik olmasın; güle, güle.