Kuyulardan adam alıp doyurduğumda doğrudur…

Çünkü insanın vicdanı bazen bir kuyu dibinde yankılanır; el uzatmadan, birini kaldırmadan susmaz. Ama aynı halatla boğulduğumda da doğrudur…
Çünkü her kurtarış, her iyilik karşılığını sevgiyle değil bazen ihanetle verir.
İyilik, yanlış kişiye değdiğinde insanın kendi boynuna dolanır.
Garibandır, yazık deyip kayırdığım da doğrudur…
Kalbim merhameti seçtiği için pişman olmam da.
Ama aynı merhametle sarıldığımda doğrudur, çünkü ben kötülük görsem de insanlığımı kaybetmedim.
Kimi zaman insanın sınavı, kötülükle değil, iyilikle ölçülür.
Birine acımak birine fırsat vermek arasında ince bir çizgi var.
Ve o çizgiyi kalbinden çok, tecrübe çizer.
Merhamet güzel bir duygudur ama her kalp taşıyamaz. Bazı kalpler kendi iyiliğiyle yanar, bazıları ise o iyiliğin ışığında aydınlanır.
Sonunda anlıyorsun…
İyilik ettiklerinin nankörlüğü seni kirletmez, sadece seni daha seçici yapar.
Ve bazen en büyük merhamet, kendi kalbini korumaktır.
Artık biliyorum; herkesi kuyudan çekmek gerekmez. Kimini kaderiyle, pisliğiyle, içinde bulunduğu kötülerle-kötülükle, bataklıkta yani kendi kuyusuyla baş başa bırakmak da merhamettendir.
Çünkü bazı kurtarışlar insanı büyütür, bazıları ise tüketir.
Ben yine iyi olmaktan vazgeçmem ama artık kime el uzatacağımı da iyi bilirim.
Merhametim yerinde, halatım sağlam, sadece herkes için değil, hak eden için bundan sonra.