Elbette toplum denildiğinde akla ilk gelen yapıtaşı aile olur. Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerde en büyük yatırım aileye yapılmalıdır diye düşünsem de maalesef bu şu an mümkün görülmüyor. Çünkü bireylerin eğitiminde ezberci, diploma odaklı, başarı kriteri olarak okul mezuniyeti üzerine değer biçildiği için pek içici insan manzaralarına şahit olamıyoruz. Şimdi gelin Türkiye İstatistik Kurumunun 2017 yılı Aile ile ilgili yaptığı araştırmalara göz atalım.

Ortalama Hanehalkı Azaldı.

2012 yılında 3,7 olan hanehalkı sayısı 2017 yılında 3,4’e düştü. Şırnak ilimiz 6,4 kişi ile Türkiye’nin en fazla üyeye sahip hanehalkı oldu. 5,7 ile Hakkâri, 5,6 ile Şanlıurfa yer aldı. Görüldüğü gibi doğu illerimizde aile içinde bireylerin sayısı daha fazla. Aile denilince aklımıza gelen her bir unsur burada daha fazla yer almaktadır. En düşük ilimiz 2,7 ile Çanakkale, Eskişehir ve Tunceli yer almaktadır. Batıya doğru gittikçe aile içinde yaşayan birey sayısında düşüşleri görebilmekteyiz. Batıda aile kavramı maalesef önemi yitirmektedir.  Daha az sayıda bireylerden oluşmaktadır. Buradaki en büyük sebep batı şehirlerinde anne ve babanın birlikte çalışmasının getirdiği sonuçlar. Çalışan anne 2’den fazla çocuğa sıcak bakmamaktadır. Diğer neden ise geçim şartları gösterilebilir. Her bir çocuğa ek maliyet gözüyle bakılması ve hesaplanması bunun göstergesidir. “Bakabileceğiniz kadar çocuk yapın” söylemi ya da sloganı ile çalışan anne ve babalarının giderler noktasında dikkati çekilmektedir. Rakamlara devam edelim isterseniz. Tüm hane halkların 14,2’si anne ve babadan oluşmaktadır. 43,5’u ise anne-baba ve çocuklardan meydana gelmiştir.

Büyükanne ve Büyükbabalara Aile içinde yer yok.

Türkiye hızla çekirdek aile yani anne-baba ve çocuklardan oluşan bir yapıya doğru gelmiştir. Büyükbaba ve büyükannelerin aileler içindeki varlıkları maalesef hızla düşmektedir. Düşkünler yurduna ter edilen yaşlıların gözyaşları arasında ömürlerinin geri kalanlarını yaşamaya çalışmaları sürer iken evlatlarının şehirlerdeki para kazanma telaşı ise giderek daha önem kazanmaktadır. Kendilerini sadece ev, araba ve çocuk masraflarına yönlendiren ebeveynler bu noktada anne ve babalarından uzaklaşmaktadırlar. Özellikle birden fazla çocuğa sahip büyüklerin işleri daha zor. Her bir evlat bakım işinde diğerinden dert yanmada belli noktalarda onlarında bakmadığını ileri sürerek yaşlıları son günlerinde üzüntülere itmektedirler. Geniş aileden oluşan ilk sıradaki il tahminleriniz üzere bir doğu vilayetimiz, Şırnak. 28,9 yüzdesi ile en yüksek geniş aile sayısına sahip ilimiz. Ardından Hakkâri, Batman, Siirt, Şanlıurfa geliyor. Buralarda büyük anne ve büyük babalarında aile içinde rahatlıkla kalmalarına ve yaşamlarını sürdürmelerine dair sebepler incelenilerse bir kitap hacminde olabilir ancak ben sadece birkaç madde ile üzerinden geçmek isterim.

Dini İnançların baskın bir rol oynaması: İnançlara bağlılık ya da en azından aleni şekilde zıddının yaşanmaması yaşanıldığında toplumsal bir baskı oluşturacağı endişesidir. İslam dini doğu illerimizde daha derin ve etraflı bir yaşam alanında kendini göstermektedir. Gelenekler: hiçbir doğu ilinde anne ve babanın dışlandığı bir topluluğun bulundukları ilde iyi gözle bakıldığı ve takdir edildiği görülmemiştir. Özellikle Kürt Toplumlarının geleneklerinde sıkı bir Baba figürünün etkinliği ve gücü hala varlığını korumaktadır. Ahlak ve Terbiye: her aile içinde barındırdığı yaşlılara karşı nasıl davranılması gerektiği noktasında çocuklarına sıkı bir terbiye yolunu seçerler. Büyüklerine karşı günlük hayatta nasıl davranması gerektiği anlamında sürekli kontrol ve tedbirler devam etmektedir. Dini inanışlar dışında alınan terbiye büyüklere karşı saygıyı doğal bir tavır haline getirmiştir. Anne ve babalarının kendi anne ve babalarına karşı edepli ve ahlaklı bir şekilde davrandığı gören küçüklerin bu durumu hayatlarına nakşetmesi daha kolay olmaktadır.

En Fazla Mutlu olma kaynağı Aile’dir.

2017 yılında mutluluk kaynağı üzerine yapılan araştırmada 18 yaş üstü insanlardan gelen cevaplarda Aile olduğunu söyleyenlerin oranı 70,6 olarak kaydedildi. Erkeklerin 70,6 sı aile derken Kadınların oranının 64,9 olarak kalması daha ilginç bir istatistik olarak gelmiştir.

Ailelerde Bilişim kullanımı:

2017 yılında hanehalklarının 20,3’ünde masa üstü bilgisayar bulunmaktadır. Yani her 5 aileden birinde masaüstü bilgisayar vardır. 49,8’inde ise Laptop bulunmaktadır. Laptop sayısında masaüstüne göre daha hızlı artışın en ana nedeni fiyatlarının alınabilir bir seviyeye gerilemesidir. 2017 yılında internete bağlı olan aile sayısı ise 80,7 olmuştur.

Koruyucu Aile lideri: İstanbul.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı açıklamalarına göre Türkiye genelinde 4.654 aile koruyucu ailelik üstlenmiştir. 436 aile ile İstanbul en fazla koruyucu aile olmuştur.

Hanehalkların En Fazla Gideri: Kira ve Konut Harcaması.

Tüketim amaçlı yapılan harcamaların 25,2 si konut ve kira gideri, 19,5’u gıda ve alkolsüz içecek, olurken en düşük payı 2 ile Sağlık 2,3 ile Eğitim izledi.

Ne Anladık:

Hanehalkların rakamlarına baktığımızda niteliksel olarak bazı verilerde hızlı artışları gördüğümüzde sevinebiliriz. Nüfus artıyor, ailelerin harcamalarında artış olduğu dolayısıyla ekonominin çarklarını döndürecek mekanizma canlı diyebilirsiniz. Ancak kaçırılmaması gereken nokta sayıların niteliklerle olan ilişkilerinde. Geleneklerinden hızla ayrılıp metropol kültürleri içinde asimile olan Anadolu ailelerinin sayılarını dikkate almak lazım. Maddi kazanma hırsları ile eşlerini, çocuklarını yok eden boşanan ailelerin sayısını da dikkate almak lazım. Ailelerde birden fazla odada birden fazla televizyonların yer alması ile zaten yok almaya yüz tutmuş aile içi iletişimin bitmesi ile kaç yuvanın dağıldığını gösteren araştırmalara da bakmak lazım. Her şeye sahip olan ama hiçbir şekilde mutlu olmayan insan sayısında ki artışı da görelim. Anne ve babalarının varlıklarından utanan, sıkılan bireylerin sayısını da ölçelim. Daha o kadar çok şeyi ölçelim ki medyatik artışların reklamları arasında boğulan bizleri daha çok utandıracak verilere ulaşalım. Evet ölçelim ve tedbirleri çok geç olmadan alalım. Birey önce varlığını ailesi içinde gerçekleştirir. Aile içinde var olamayan bir birey toplum içinde de kendini ispat edemeyecek sürekli ezik bir vaziyette kalacaktır. Ailelerimizin eğitimi, kültürel seviyelerini arttırmanın yollarını bulmalı ve hayata geçirmeliyiz.