Hayatta en çok yaptığımız hatalardan biri, başkalarının bize nasıl davrandığını kendi değerimizle karıştırmak. Biri sana hoyratça davranıyorsa, bu senin değersiz olduğunun değil, onun sevgiyi bilmediğinin işaretidir. Biri sana yalan söylüyorsa, bu senin kandırılmaya layık olduğunun değil, onun dürüstlükten ne kadar uzak olduğunun kanıtıdır.

Unutma; insanlar kendi iç dünyalarının yansımasını sergiler. İçinde saygı olan saygı gösterir, içinde sevgi olan sever, içinde kötülük olan incitir. Karşındakinin davranışları, senin kim olduğunun aynası değil, onun karakterinin röntgenidir.

Bu yüzden başkasının sana attığı taşları kendi kalbinin terazisinde tartma. Onlar taş atıyor diye sen eksilmiyorsun, onlar sadece ellerindeki taşı gösteriyor.
Ve şunu bil: Başkalarının sana nasıl davrandığı senin kim olduğunu değil, onların kim anlatır. Sen kendi ışığını, başkasının gölgesine göre ölçme.

Belki bir gün, sana hak ettiğin gibi davranmayan herkesin izini silip, kapını sadece iyi olanlara açtığında anlayacaksın; sen aslında hep kıymetliydin. Gözlerindeki ışığı söndürmeye çalışanlar, kendi karanlıklarında boğuluyordu. Ve sen, en çok da kendini severek, kendi kalbine iyi davranarak iyileşeceksin. Çünkü gerçek sevgi, önce kendi ellerinle, kendi ruhuna dokunduğunda başlar. O zaman, seni yanlış görenler bile gerçeğini far eder… belki geç, belki pişmanlıkla, ama mutlaka fark eder. Sen yeter ki, kendi değerini unutan değil, ona sarılan ol.

Yani kısaca; ‘’insanların sana nasıl davrandığı, senin değil onların aynasıdır.’’