Gün geçtikçe sayıları artan ve cesaretlenen bu “sarıklı” gruplar gerçekten şeriat mı istiyor, yoksa ülkede kaos çıkarıp bölücülük mü peşindeler?

Sahi, şeriat nedir? Ve bunlar gerçekten inandıkları şeriata uygun mu yaşıyorlar?

Bu soru, geçtiğimiz haftadan beri aklımı kurcalıyor. Masama oturduğumda, çocukluğumda 28 Şubat öncesi türeyen bir güruhu hatırlıyorum. Adı Müslüm müydü, neydi… Hafızam beni 32. Gün programına götürüyor. Programda, bir kadınla konuşmanın haram olduğunu, bunun şeriata uygun olmadığını söyleyen ve bu nedenle imam nikâhı kıydığını dile getiren adam, ardından hafızama kazınan ve aklıma her geldiğinde midemi bulandıran o sözleri söylemişti:
“Dini NİKAH kıydım fakat KIZIM gibi gördüm.”

KIZIM ve NİKAH kelimelerinin yan yana gelmesi kanımı donduruyor. Kur’an-ı Kerim’de Allah KIZ evlatlarla NİKAH kıymayı mı emrediyor? Nikâh kıydığınız kadınla duygusal ve cinsel bir birliktelik yaşarsınız; KIZ çocuklarınızla değil! Bu adam ise dinin emirlerini yerine getirdiğini iddia ederken, “KIZA” baba muamelesi yaptığını söyleyerek kendi içinde bile çelişiyordu.

Zaman geçtikçe büyüdüm, bu tip insanları yaşayarak daha iyi tanıdım. Yaşadığı olayın suçunu kendinde değil, Kemalizm’de buluyordu. Kendi şeriata uygun yaşadığını savunuyor; oyuna geldiğini, bunun Kemalistlerin İslam dinine zarar vermek için yapıldığını iddia ediyordu. İslam’a Kemalistler mi zarar verdi? Müslümler mi?

Ne tuhaf değil mi?

Bugün de sosyal medyada ve sokakta, adları pek de mühim olmayan bu yaşam tarzı ile söylemi birbirine zıt düşen güruh, giderek daha yüksek sesle konuşuyor. Öyle cesurlar ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu liderine açıkça hakaret etmeyi kendilerinde hak görüyorlar.

Peki bu cesareti kimden ve nereden alıyorlar?

Birçok gazeteci ve vatandaş “nefret söylemi” iddiasıyla tutuklanırken ya da ifadeye çağrılırken, bunlar neden çağrılmıyor? Ülkenin kurucu liderine hakaret ediyorlar, bölücülük söylemlerinde bulunuyorlar, İslam dini adı altında dinî ve millî değerlere hakaret ediyorlar açıkça.

Peki bunlar hangi şeriata göre yaşamak istiyor?

Sözde kendisini “hoca”, “şeyh”, “âlim” ilan eden; kadın bedeni üzerinden cennette “tomurcuk memeli kızlarla 70 yıl süren cinsellik” vaad eden; akıl ve ilimden uzak; “sakız çiğnersem orucum bozulur mu, taharetlenirken malum yerime su girerse orucum bozulur mu” gibi sorularla dini dar bir alana sıkıştıran; kız çocuklarını istismar eden; onları adeta damızlık gibi gören; eğitim ve sağlık hakkından mahrum bırakan; burka giydirerek dinî vecibeleri yerine getirdiğini sanan cahil bir kitlenin şeriatı mı?

Yoksa başka bir şey mi?

Şeriat, Kur’an ahlakı ile yaşamak ve Peygamber’in sünnetine uymak ise; Kur’an her şeyden önce aklı, ahlakı ve adaleti emreder.

Peki istenen bu şeriatta akıl nerede?
Ahlak nerede?
ADALET nerede?
Madem gerçekten şeriat istiyorsunuz, önce o şeriata uyun. Bugüne kadar “şeriatla yönetildiği” iddia edilen hiçbir ülkede bu üçünün akıl, ahlak, adalet bir arada olduğunu görmedim.
Aykırı, gerici, ayrıştırıcı, istismar edici akıl ve dine uygun olmayan söylemleri ile insanları özellikle gençleri Deizme yönlenmelerine neden olan dinden soğutan bu “sarıklılar” gerçekten kim?