Modern çağda kelimeler çoğaldı, ama duyguların derinliği azaldı. Oysa bazen bir çift kelimenin anlatamayacağı şeyleri bir sarılma sessizce anlatıverir. Sarılmak, yalnızca fiziksel bir temas değildir; ruhun ruha temas ettiği, güvende hissetmenin, sevilmenin ve anlaşılmanın en yalın halidir.

İlişkilerde her zaman büyük sözler, romantik sürprizler ya da uzun konuşmalar gerekmez. Bazen gergin bir tartışmanın ardından uzanan bir çift kol, söylenmeyen her şeyi anlatır. Bir sarılma, ‘’buradayım’’, ‘’sana kızgın olsam da seni seviyorum’’, ‘’yalnız değilsin’’ gibi onlarca duyguyu içinde barındırır.

Bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ki, sarılmak vücutta oksitosin hormonunu artırır; bu da bağlanmayı, güveni ve sevgiyi destekler. Yani sarılmak, ilişkilerin duygusal harcını güçlendiren görünmez bir bağdır.

Ne yazık ki birçok çift, zamanla bu küçük ama etkili davranışı ihmal eder. Oysa günlük bir sarılma, duygusal bağın diri kalmasına katkı sağlar. Zaman zaman kelimeler yetersiz kalabilir; işte o anlarda, bir sarılma her şeyin ilacı olabilir.

Birbirimize daha çok sarılsaydık, belki daha az kırılır, daha çok iyileşirdik. Belki de aramızdaki mesafeler hiç bu kadar büyümezdi. Çünkü gerçek sarılmalar, yalnızca bedenleri değil, kalpleri de birbirine yaklaştırır.

Unutmayın, sevgi bazen bir cümlede değil, kucakta gizlidir.

Bugün sevdiklerinize sıkıca ve sımsıcak sarılmayı unutmayın. Belki de o sarılma, sizin değil ama onların en çok ihtiyaç duyduğu şeydir.
Kelimelerin yetmediği yerde, sarılmayı seçin, çünkü en güçlü bağlar sessiz kurulur.

Bazen bir sarılma, bir ömür boyu hatırlanacak bir ‘’sevgi’’ izine dönüşebilir.