Sosyal medyada attığımız adımlar, çoğu zaman gerçek hayattaki duruşumuzu ele verir. Özellikle İnstagram’da takip ettiğimiz profiller… Dışarıdan bakınca sadece bir ‘’ takip’’ gibi görünür ama aslında çok daha fazlasıdır. Çünkü orada, kendi onayımızla önümüze düşmesini istediğimiz hayatları seçeriz.
Kimi insanlar ilham verir, öğretir, güzelleştirir. Kimi insanlar ise bizi aşağı çeker, ucuz ve yüzeysel bir dünyanın içine hapseder. İşte bu noktada, farkında olmadan kendimizi ele veririz. Çünkü ‘’ neye maruz kalmayı seçtiğimiz’’, ‘’kimleri izlemeye değer bulduğumuz’’ , karakterimizin aynasıdır.
İnsan, beğenmediğini takip etmez. O halde, kendimize sormamız gerekir: Ben kimleri izliyorum? Gerçekten görmek istediğim şey bu mu? Yoksa sadece başkalarının hayatlarını dedikodu malzemesi yapmak için mi bakıyorum?
Ama işin en ironi tarafı; makamı, mevkisi, toplumdaki yeri yüksek görünen insanların bile seviyesini bu listelerde görebilmemiz. Koca koca unvanların, kravatların, ciddi pozların ardında; minfer profiller, sahte hesaplar, çoluk-çocuk paylaşımlarını takip eden yetişkinler… Peki bu nasıl bir psikolojidir? Hangi boşluğun, hangi merakın, hangi tatminsizliğin ürünüdür?
Bir insanın ruh kalitesini, neye gülüp geçtiğinden, neye alkış tuttuğundan, kime hayran olduğundan anlayabilirsiniz. O yüzden ucuz hayatlara, sahte profillere, seviyesiz içeriklere göz kırparken aslında kendi kalitemizi aşağı çektiğimizi fark etmeliyiz.
İnstagram’daki takip listemiz, sadece bir liste değil; ruhumuzun vitrini.
Kimlerin orada olacağına karar verirken, kendi değerimizi de belirliyoruz. Malum bizlerin listesinde olanların bizzat girip bakmadığımızda bile yanda önerilen kısmında ucuz insanlar çıkınca ortaklarda da sizin takip ettiğiniz insanlar görülünce inanın, ya o kişiye verdiğiniz değer artıyor, ya da birden o kişiden soğuyorsunuz. Gözünüzde büyüttüğünüz gibi olmadığını direk anlamlandırabiliyorsunuz. Hatta ne yazık ki içsel dünyasına, düşünce yapısına giriyorsunuz birden.
Belki de zaman, ‘’Kimleri takip ediyorum?’’ sorusunun ardından şu soruyu sormanın zamanıdır: ‘’Ben, kendi hayatımda kimi ağırlamaya değer buluyorum?
Unutmayın, parmaklarınız kimi takip ediyorsa, zihniniz de orayı takip eder.