Her yıl 10 Kasım geldiğinde kalplerimiz biraz daha burkulur. Bu sene dahada buruk tatil bahanesi ile gençleri, çocukları atasını anmaktan onu yaşatmaktan geri bırakanlar var maalesef. Bir grup insan hem geçmişe sahip çıkmayı savunuyor hem de kendisine seçme ve seçilme hakkını veren Atatürk’ü unutturmaya çalışıyor.

“Mış gibi” sevenler, “mış gibi” yaşayanlar var.

Ama unutmamalıyız:

Siz unutturmaya çalışsanız da kalplerden sökülüp atılmayacak bir sevgidir Atatürk.

Elbette onlarda biliyor ki o gün, büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı gündür değildir. 10 Kasım bir son değil, bir hatırlatmadır Türk evladına! Benim artık ne iktidardan ne muhalefetten, millî duygularımıza ve değerlerimize sahip çıkmalarına yönelik bir beklentim kalmadı…

Bir Cumhuriyet kadını olarak, Atatürk’ün “Ey Türk kadını! Senin yerin omuzlardır.” diyerek yücelttiği Türk kadını olarak, ülkemin kadınlarına sesleniyorum

Bize düşen, yas tutmak değil ah vah etmek değil; Atamızın izinde yürümektir. Bugün Atamızı unutturmaya çalışanlar olsa da bizler Atamızı anmaya ve yaşatmaya ant içeceğiz. Ve biz biliriz ki Atatürk yalnızca bir asker ya da devlet adamı değil, aynı zamanda bir düşünce devrimcisidir. Eğitimden bilime, kadın haklarından sanata kadar her alanda yaptığı yeniliklerle halkını çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı hedefleyen liderdir. Biz bugün Atatürk’ü unutturmaya çalışanlara inat; Atasına ve emanetine sahip çıkan bir nesil yetiştirmeliyiz. Bu 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ü unutturmak isteyenlere anmayanlara sessiz kalmayarak. Evlatlarımızı yanımıza alalım, okullara gidelim, saat 9.05 geçe anma törenlerinde yerimizi alalım. Onlara Atatürk’ü anlatalım, sevgisini öğretelim.
Cumhuriyet’i, özgürlüğü, bağımsızlığı onun adıyla özdeşleştirelim.

Çünkü 10 Kasım yalnızca bir anma günü değildir;

Bir uyanış, bir teşekkür, bir vefa günüdür. Unutmayalım ki bugün kim olursak olalım; iktidarıyla, muhalefetiyle, milliyetçisiyle, solcusuyla, demokratıyla, muhafazakârıyla, ateistiyle, deistiyle… Fikirlerimiz, inançlarımız, yaşam biçimlerimiz ne kadar farklı olursa olsun, bugün sahip olduğumuz özgürlükleri ve bu vatanı Atatürk’e borçluyuz. Atatürk’ün ışığı yolumuzu aydınlatmaya devam ettikçe, Türkiye Cumhuriyeti de ilelebet yaşayacaktır.

Çünkü Atatürk, bu milletin kalbindeki sönmeyen ışıktır. Ve o ışık, hiçbir zaman sönmeyecektir.

Onun “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözü, fikirlerinin ölümsüzlüğünü bize her 10 Kasım’da yeniden hatırlatmalıdır. Bu 10 Kasım’da Atamıza vefa borcumuzu yerine getirme günüdür.