Pazartesi günü Gaziantep'teki bir çok köşe yazarının konusu eğitimdi.  Herkes dili döndüğünce bu sıkıntıyı gündeme taşımaya çalıştı. Ama ne yazık ki bizler yazdıklarımızla, yetkililer yaptıklarıyla kalıyor.

Çünkü Gaziantep'in gündemi eğitim değil... Eğitim, sınav sonuçları açıklandığında bir kaç gün konuşulup, rafa kaldırılan bir konu Gaziantep'te.

Daha önce de dile getirdim, yine söyleyeyim; Tamamen ticarete odaklanmış bir şehrin kaderi bu başarısızlık...

Yetkililer doğal olarak okulların fiziki şartlarını düzeltmek, yeni okullarla sınıf mevcutlarını düşürmek için çabalıyorlar.

Ama şehrin insanının önemsemediği bir konuda nasıl başarılı olabilirsiniz ki?

**

Gaziantep'te kitapevleri çalışmıyor, fiziki şartlardan mı?

Gaziantep'te sinemalar teker teker kapanıyor, fiziki şartları mı yetersiz?

Gaziantep'te yaygın basın dahil gazete, dergi, kitap okunmuyor, fiziki şartlarımız mı okutmuyor bu yayınları?

Sivil toplum kuruluşlarının kalite veya yönetim sistemleri üzerine seminerlerinde, 3-5 kişiye ve boş sıralara seslenilirken, teşvik sisteminin anlatıldığı toplantıların hınca hınç dolu olması da fiziki şartlardan mıdır?

"Marka şehir" sloganını beyinlere kazırken, işin ticaret-sanayi-ekonomi boyunu düşündük de, sosyal boyutuna gelince, fiziki şartlar mı dur dedi bize?

**

Gaziantep'te durumu iyi olan; " Yavrum, okursan okursun, okumazsan işin başına geçersin" düşüncesindeyken, durumu kötü olan "Okuyup da ne olacaksın. Bir en önce bir meslek öğren de eve ekmek getir" sözünü çocuklarının kafasına kazımakta.

Biçare öğretmenlerimiz de, evlerinde bu düşüncelerle büyütülen bu çocuklara okumanın, eğitimli olmanın önemini anlatsın anlatabilirse...

**

Eğitimdeki başarısızlığın da, yukarıda saydığım eksiklerimizin de sebebi, kafalarımızın dövize endeksli olmasıdır. Ticaret zekasıyla övünen bir şehrin, sosyal hayattan kopuşunun belgesidir aslında bu başarısızlık...

Eğitimdeki sorunu çözmeye odaklanan yetkililerin, olayın sosyal boyutunu daha ciddi bir şekilde ele alması gerekmiyor mu?