2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı, öğrenciler açısından 14 Haziran 2013 tarihinde sona erdi. İlk ve ortaokul öğretmenlerimiz mesleki çalışmalar, lise öğretmenlerimiz ise ortalama yükseltme sınavları gerekçesiyle, haziran ayı sonuna kadar okullarda kalacak.

 Eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle, eğitim sendikaları da, eğitim-öğretim yılını değerlendiren raporlarını yayımladılar. Kuşkusuz, her eğitimci kendine göre bir değerlendirme yapacaktır ama eğitim sendikalarının örgütlenmesinin eğitim işkolunda ulaştığı boyut, bu sendikaların değerlendirmelerinin geniş bir eğitimci kitlesini temsil etmesi bakımından oldukça önemli.

 Bu yazımızda yorum yapmadan, en fazla üyeye sahip sendikadan başlamak üzere, eğitim sendikalarının değerlendirmelerine kısaca yer vereceğiz.

 

Eğitim Bir Sen’in 2012-2013 Eğitim –Öğretim Yılı ile ilgili değerlendirmesi ana başlıklarıyla, şöyle;

-666 sayılı KHK ile gerçekleştirilen ek ödeme oranlarındaki artıştan öğretmen ve öğretim elemanlarının mahrum bırakılması, kurum içi ücret dengesizliklerine sebebiyet vermiştir.

-Öğretmenlik mesleğine hak ettiği değer verilmemektedir. Türkiye’de öğretmenler, hem OECD ortalamasından daha düşük maaş almakta hem de mesleki kıdeme oranla bu fark daha da artmaktadır. Türkiye’de öğretmen maaşlarının iyileştirilmesi ve kıdemin maaşa etkisinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

- 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bakanlığın teşkilat ve görevleri yeniden tanımlanıp yapılandırılmış olsa da, Kanun Hükmünde Kararname gereği çıkartılması gereken ikincil mevzuat düzenlemeleri askıda, eğitimciler ise arafta kaldı.

-Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği, Norm Kadro Yönetmeliği, öğretmen dışı personelin görev tanımlarını da içermesi beklenen atama ve yer değiştirmelerine ilişkin yönetmelik gibi, ivedilikle hazırlanması gereken yönetmelikler ötelenmiş, uygulamada oluşan çelişkiler nedeniyle yaşanan sorunlarda da artış olmuştur.

-Uzun zamandır yapılamayan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına işlerlik kazandırılmalıdır.

-2009 tarihli Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde yapılması gereken rötuşlar yerine, paydaşların görüş ve önerileri hiçe sayılarak uygulama imkanı olmayan yeni yönetmelik çıkarılmış ve yeni yönetmelik çıktığı gün kadük kalmıştır.

-Atama bekleyen yüz binlerce öğretmen adayı olduğu halde, eğitim kurumlarımızda 4+4+4 yeni eğitim sistemi ile birlikte öğretmen ihtiyacı resmi verilere göre 128 bin olmuştur. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı açısından OECD ortalamaları esas alınırsa, Türkiye’nin bu ortalamaları yakalaması için, ilköğretim düzeyinde yaklaşık 175 bin, ortaöğretim düzeyinde ise yaklaşık 110 bin olmak üzere toplam 285 bin yeni öğretmen istihdam etmesi gerekmektedir.

 -Kamu kurum ve kuruluşlarında giderler için tahsis edilen yıllık bütçe gibi, okullara da bütçe verilmelidir. Okul Aile Birlikleri marifetiyle toplanan zorunlu bağışlarla okullarda ihtiyaç duyulan personelin temininde ciddi sorunlar yaşanmıştır.

-01.03.2012 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı İletişim Merkezi (MEBİM) bünyesinde “Alo 147” olarak hizmete sunulan çağrı merkezi suistimallerin merkezine dönüşmüş, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu bozan, öğrenciler nazarında disiplinsizliklere kapı aralayan uygulamaya dönüşmüştür.

-Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme uygulamasına yönelik verdiği karar sonrasında bu konuda halen yasal bir düzenleme yapılmamış olup bu durum, öğretmenler arasında rahatsızlık kaynağı olduğu gibi, Bakanlık aleyhine binlerce davaya da sebep olmaktadır. Mahkeme kararı da dikkate alınarak kazanılan haklara dokunmayacak ve yeni mağduriyetlere neden olmayacak bir düzenlemenin gerçekleştirilerek kariyer basamakları sürecine işlerlik kazandırılması sağlanmalıdır.

-Zorunlu hizmet bölgelerinde/kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan öğretmenlere ek özel hizmet tazminatı ödenmelidir.

-2010 yılında yapılan KPSS’nin, kopya şaibesi nedeniyle iptal edilmesi ve sınavın yeniden yapılması, tarih ve atamalarda sarkmaya neden olmuştur.

-Milli Eğitim Bakanlığı, sınıf öğretmenliği kadrosunda çalışanların mezuniyet alanlarına geçiş süreci olan alan değişikliğini sağlıklı bir şekilde yürütemediği için sorun alanı oluşmuştur.

-Öğrencilere tek tip kıyafet dayatmasından vazgeçilmiş fakat kamu çalışanlarına kılık ve kıyafet dayatması devam etmektedir. Çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, giyilen pantolonun kumaşı, kazağın yakası ve başın açık olup olmaması gibi birçok gereksiz ve gülünç dayatma içeren yönetmelik, milletin talepleri doğrultusunda değiştirilmelidir.

-4+4+4 yeni eğitim sistemi ile eğitimde köklü değişiklikler yapılmıştır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulan ve 1. yılını dolduran yeni eğitim sistemi ile ilgili Eğitim-Bir-Sen, uygulama sonuçlarını ve iyileştirmeye açık alanları tespit etmek üzere izleme ve değerlendirmeye yönelik en kapsamlı nitel araştırmayı yapmıştır.

-14 Haziran 2013 tarihinde yaklaşık 16 milyon öğrenci karnesini alacak. Karnelerin aynı zamanda veliye verildiği unutulmamalı, öğrencilere hiçbir şekilde karne sendromu yaşatılmamalıdır