Türk Eğitim Sen’in değerlendirmesi şöyle; -4+4+4 sistemi nedeniyle tüm branşlarda yaklaşık 70 bin öğretmen norm kadro fazlası oldu. Öğretmenlerin norm kadro fazlası olmasından en fazla etkilenenler ise sınıf öğretmenleriydi. Zira norm kadro fazlası olan sınıf öğretmenlerinin sayısı 23 bin 559’dur. Bakanlık norm kadro fazlası öğretmenleri eritmek ve özür grubu mağduriyetlerini gidermek için alan değişikliği hakkı getirse de, bu durum sorunu çözmeye yetmedi. Zira öğretmenler istedikleri için değil, zorunlu oldukları için alan değiştirdiler. Bakanlık bu konuda mutlaka gerekli tedbirleri almalıdır. - Okul dönüşümleri şu anda MEB’in en öncelikli meselelerinden birisidir. Bu süreçte; normların yanlış belirlenmemesi, öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, başka okullara nakil yapılacak öğrencilerin mağdur olmaması son derece önemlidir. Bu noktada Bakanlığın, yer değiştirmeler ile ilgili yayınladığı yazı, dönüştürülen okullarda görev yapan öğretmenlerin norm fazlası olmaması esasına dayanmaktadır. Sendika olarak, okul dönüşümlerinin ilk atama, il içi ve il dışı nakillerden önce yapılmasının mağduriyetleri azaltacağına inanıyoruz. Bakanlık bu konuda hiçbir sorun yaşanmaması için gerekli tedbirleri mutlaka almalıdır. -Özür grubu tayinlerinin eskisi gibi yılda iki kez yapılması için büyük mücadeleler versek de, MEB bundan geri adım atmamıştır. Oysa Bakanlık; öğretmenleri eşlerinden, çocuklarından ayırma inadından vazgeçmelidir. Aile bütünlüğünün korunması esas alınmalı, özür grubu tayinleri yılda iki kereye çıkarmalı ve il/ilçe emri geri getirilmelidir. - Öte yandan görev yerinde 3 yılını doldurmamış öğretmenler il içi ve iller arası yer değiştirme talebinde bulunamamaktadır. 3 yıl şartında ise Eylül ayı baz alınmaktadır. 2010 yılında KPSS’nin iptal edilmesi dolayısıyla öğretmenlerimiz Eylül ayı yerine, Aralık ayında görevine başladığı için 2013 yılında yer değiştirme talebinde bulunamayacaklardır. Bu nedenle Bakanlığın 2010 yılında atanan öğretmenlerin de özür grubu tayinlerine başvurabilmeleri için gerekli çalışmayı mutlaka yapması gerekmektedir. - Öğretmen açığı ülkemizin kanayan yarasıdır. Yaklaşık 350 bin öğretmen atama beklemekte, MEB’in açıklamasına göre öğretmen ihtiyacı ise 127 bini bulmaktadır. Sendika olarak talebimiz Ağustos ayında 100 bin öğretmen ataması yapılmasıdır. 100 binin altındaki bir atamayı kabul etmiyoruz. -YÖK’ün eğitim fakültelerine 5 alan dışında öğrenci alınmaması talimatı vermesi ise sorunu çözmek yerine, eğitim fakültelerinin işlevini kaybetmesine yol açacaktır. Bu kararla birlikte eğitim fakültelerinin birçok bölümüne öğrenci alınmayacak, eğitim fakülteleri kapanma noktasına gelecektir. Bu karar, tek hayali öğretmenlik olan gençlerimize vurulmuş bir darbedir. Türk Eğitim-Sen olarak eğitim fakültelerindeki 5 alan dışındaki alanların tamamen devre dışı bırakılmasından ziyade, bu alanlardaki kontenjanların azaltılmasının daha doğru olacağına inanıyoruz. - Milli Eğitim Bakanlığı, SBS’nin yerine uygulanacak yeni sisteme ilişkin çalışma yapmaktadır. Bakan Nabi Avcı yine bir merkezi sınavın olacağını açıklamış, bu sınavın yanı sıra bazı yazılı sınavların MEB tarafından merkezi olarak yapılacağını; bunların da liseye yerleştirmede etkili olacağını söylemiştir. Ancak konuyla ilgili net bir durum henüz yoktur. - Ülkemizde okullaşma oranları da yüzde 100 seviyesine ulaşamamıştır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında okul öncesinde okullaşma oranı 4-5 yaş yüzde 44,04’tür. Okul öncesinde okullaşma oranı 4-5 yaş erkeklerde yüzde 44,86, kızlarda yüzde 43,18’dir. İlkokulda okullaşma oranı yüzde 98,86’dır. İlkokulda okullaşma oranı erkeklerde yüzde 98,81, kızlarda yüzde 98,92’dir. Ortaokulda okullaşma oranı yüzde 93,09’dur. Ortaokulda okullaşma oranı erkeklerde yüzde 93,19, kızlarda yüzde 92,98’dir. Ortaöğretimde ise okullaşma oranı yüzde 70,06’dır. Ortaöğretimde okullaşma oranı erkeklerde yüzde 70,77, kızlarda yüzde 69,31’dir. -Derslik başına düşen öğrenci sayısı ise; Türkiye genelinde ilkokul ve ortaokulda 30, ortaöğretimde 31’dir. Ancak bu rakamlar büyükşehirler ile bazı bölgelerimizde daha fazladır. Derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da ilkokul ve ortaokulda 43, ortaöğretimde 37, Bursa’da ilkokul ve ortaokulda 35, ortaöğretimde 34, Adana’da ilkokul ve ortaokulda 39, ortaöğretimde 38, Şanlıurfa’da ilkokul ve ortaokulda 48, ortaöğretimde 38, Diyarbakır’da ilkokulda 42, ortaöğretimde 46’dır. Görüldüğü üzere derslik açığı Türkiye’nin öncelikli meselelerindendir. -En geç 2013 yılının Şubat ayında yapılması gereken yönetici atama takvimi bugün hala ortada yok. Subjektif değerlendirmelerin etkili olacağı, ahbap-çavuş, sendika-iktidar ilişkilerinin ön planda olacağı mülakat sistemi; hak edenlerin değil, yandaşların, torpillilerin yönetici olarak atanmasına yol açacaktır. Bu nedenle sendikamızın talebi; içinde mülakatın olmadığı, hakkaniyeti ve liyakati esas alan bir Yönetici Atama Yönetmeliği’nin en kısa sürede yayınlanmasıdır. -Eski Bakan Ömer Dinçer’in sayesinde öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının saygınlıkları azaldı. Öğretmenlik, bugün toplumun en az itibar gören meslek grubu haline geldi. Ömer Dinçer’in aksine Bakan Nabi Avcı, eğitimcilere değer veren bir görüntü çizmişti. Sözleriyle öğretmenleri yücelten Bakan Avcı, nedense sıra icraata gelince bugüne kadar herhangi bir adım atmadı. Oysa öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının o kadar çok sıkıntısı var ki. Onlar, kaybettikleri itibarlarını geri istiyor, ek ödemelerine artış yapılmasını istiyor, insanca yaşayacakları bir ücret istiyor. -Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan üst düzey atamalarda eğitim kökenli insanların olmaması büyük bir eksikliktir. Bilindiği gibi eski Bakan Ömer Dinçer, eğitimci olmayan kişileri iş başına getirmiş ve MEB bugün çok kötü yönetilen bir kurum haline gelmiştir. MEB’de bulunan 80’e yakın grup başkanının 3’te 2’si vekaleten görev yapmaktadır. Koskoca eğitim camiasının vekâletle yönetilmesi düşündürücüdür. Oysa bu makamlara asaleten atama şartları taşıyan, eğitimi bilen, eğitimle yoğrulmuş insanların atanması gerekmektedir. - Sözleşmeli öğretmen pozisyonundan KPSS puan üstünlüğüne göre kadrolu öğretmenliğe atananlar, 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile verilen haklardan yararlanamamışlardır. Bu durum Anayasa’ya aykırıdır. Umuyoruz ki; bu öğretmenlerimiz de en kısa süre içinde 632 sayılı KHK ile sözleşmeli iken kadroya geçen öğretmenlerin haklarına sahip olur. - Bir başka dikkat çekmek istediğimiz konu da geçici şube müdürlüğü görevlendirmeleridir. Milli Eğitim Bakanlığı bir genelge yayınlamış, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesindeki şube müdürlüklerine belirli şartlarla görevlendirme/atama yapılacağı bildirilmişti. Sınavsız yapılan bu görevlendirmelerin usulsüz olması nedeniyle sendikamız, şube müdürlüğü görevlendirmelerinin iptali için dava açtı ve görevlendirmeler yerine bir an önce “şube müdürlüğü sınavı” yapılmasını istedi. Bunun üzerine MEB, genelgeyi yürürlükten kaldırdı. Ancak, yürürlükten kaldırılan genelgeye rağmen, birçok ilde herhangi bir duyuru yapılmadan, el altından dilekçeler alınarak geçici şube müdürlüğü görevlendirmesi yapılmıştır. - Eğitimimiz öyle bir noktaya geldi ki, düşünebiliyor musunuz Görevde Yükselme Sınavı hala yapılmadı. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların görev tanımı yoktur. Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir.