Bazen incindiğini anlatırsın, gözlerinin içine bakarsın; karşısındaki ise sadece susar. Çünkü onu dert etmiyordur senin acın. İşte o an anlamalısın: Bu bağ senin tek taraflı çabanla ayakta duruyor.

Birinin kalbini kıran şey onda vicdan azabı yaratmıyorsa, orada anlamlı bir his, gerçek bir bağ yoktur. İncindiğin şeyin karşı tarafta yankısı yoksa senin için kıymetli olan, onun için sadece önemsiz bir ayrıntıdır. Ve işte en çok burada acır canın; değer görmediğini fark ettiğinde.

Ama bazı şeyler ‘’için’’ kadarmış. İnsan, kendine ağır gelen yükü taşımak zorunda değildir. Usulca yürüyüp geçmek, bazen en büyük cesarettir. Ardına dönmeden, açıklama beklemeden, ‘’neden’’lere boğulmadan gitmek…

Çünkü her sorunun cevabı, karşısındaki insanın kayıtsızlığında gizlidir.

Ve unutma: Seni inciten şey, ona dert olmuyorsa; senin kalbinde onun için yer olmamalıdır.
Seni inciten şeyi umursamayanlarla, bir ömür değil, bir an paylaşılmaz.