İlişkilerde en büyük engellerden biri, cesaret eksikliğidir. Birçok insan sevgisini dile getirmekten, kalbini açmaktan, bir adım atmaktan korkar. Çünkü reddedilmekten, yanlış anlaşılmaktan ya da kaybetmekten çekinir.

Oysa unuttukları şey şudur: zaten korkarak yaşanan bir bağ, çoktan kaybetmenin farklı bir biçimidir.

Korkak davrananlar, kalbinin sesini kısmış kişilerdir. Hissettiği sevgiyi söyleyemez, özlemini itiraf edemez, adım atmaya yeltenmez. ‘’Ya olmazsa?’’ korkusu, ‘’Ya olursa?’’ ihtimalini siler götürür. Böylece iki insan arasında doğabilecek güzel bir bağ, hiç yaşanmadan yitip gider.

Cesaret, ilişkilerde sadece ‘’seviyorum’’ demek değildir; kalbinin arkasında durabilmektir. Korkak davranan kişi, karşısındaki insana güvensizlik ve değersizlik hissettirir. Çünkü sevgiyi saklamak, sevgiyi vermemekle aynı kapıya çıkar.

Şunu unutmamak gerekir: İlişkilerde risk almadan gerçek bir bağ kurulamaz. Korkularımızı kalkan yaptığımızda, aslında en değerli olasılıklardan mahrum kalırız.
Ve sonunda hayat bize şunu öğretir: Sevginin en büyük düşmanı nefret değil, korkaklıktır. Çünkü nefret en azından bir duygudur, ama korkaklık, sevgiyi hiç var olmamış gibi yok eder.

Korkmayın; tutun elinden, yürüyün her engele rağmen çıkan yolda korkusuzca.