Ben seni kaybetmedim, senden vazgeçtim!

Çünkü beni anlamanı bekleyecek, sabrım kalmadı.

Bir çocuk gibi gözlerimin içine bak diye bekledim, beni gör diye, bana bir kez sarıl diye yalvardım.

Zaten senin beni anlamaya da niyetin olmadı.

İstesen yapabilirdin bunu. Seni nasıl sevdiğimi, kaybetmek istemediğimi anlayabilirdin çırpınışımdan.

Bakışlarımdan, dokunuşumdan, sarılmamdan, fazla fedakâr oluşumdan, gururumu hiçe saymamdan… Kalmayı isteseydin eğer sevmeye devam etseydin, isteseydi yüreğin mutlaka bir bahane bulurdu kalmaya.

Ama sende biliyorsun ki sevmiyorsun. Bunu bana söylemek yerine başka bahanelere sığınmayı seçiyorsun.

Seviyorum ama diye başlayan cümlelerin var senin.

Farkında mısın bilmiyorum, gidişinde bile bir umut bırakıyorsun!

Ne adam gibi gitmeyi beceriyorsun ne de doğru dürüst sevebilmeyi.

Sen benim yüreğimi, günahımı, ahımı alıyorsun.

Bir gün bu sevildiğin günleri çok özleyeceksin.

Çünkü sen böyle sevilmeyi hiç hak etmiyorsun.

Hiç bu kadar hiç sevilmemişsin sen hayatında, bu sevgi ağır geldi yüreğine.

Bu sevgiyi tanımlayamadı kalbin, sende haklısın aslında.