Duygular bazen öyle bir gelir ki, aklın sınırlarını aşar. O anlarda çoğumuz refleksle savunmaya geçeriz: ‘’Ya üzülürsem?’’, ‘’Ya karşılık bulamazsam?’’ diye düşünürüz. Sonra da sevgimizin önüne duvarlar öreriz, kalbimizi koruduğumuzu sanırken aslında onu yavaş yavaş sustururuz.
Oysa hiçbir mutluluk, kendini sürekli sorgulayan bir kalpte filizlenmez. Her ‘’ya’’ dediğinde bir ihtimali öldürürsün, her konuda biraz daha uzaklaşırsın o güzellikten. Sevgi dediğin şey, temkinle değil teslimiyetle yeşerir.
Akışı kontrol etmeye çalıştıkça duygunun büyüsünü bozarsın.
Hayat gerçekten kısa. Yarın belki o mesaj atılmayacak, o gülüş bir daha görülmeyecek, o his bir daha bu kadar saf yaşanmayacak. Kendi ellerinle erteleme mutluluğunu.
Sorgulamadan, hesap yapmadan, sadece içinden geldiği gibi sev.
Bırak sevgi kendi yolunu bulsun. Çünkü sevgiye ket vurduğunda kaybettiğin şey karşındaki değil, kendin olursun.
Bir dilek tut o halde…
Kalbinin kapılarını güzelliklere aç, sevmenin cesaretini içinde diri tut. Hayat, sevgiyi erteleyenleri değil; yüreğini korkmadan ortaya koyanları ödüllendirir. Dilerim ki seni seven bir kalbe rast gelir, duvarlar değil köprüler kurarsın. Sevgiyle, samimiyetle ve en saf halinle…