Düşün

Balıkesir’e bağlı Edremit ilçesinin güre köyünün eşrafından kahveci Mehmet Şevket efendinin karısı Şöhret Hanım tarafından oğluna yazılmış bir türküdür.

Şöhret hanım zamanın zenginlerinden olduğu için zeytin toplamaya giderken cam topuklu ve rugan ayakkabılar giyermiş.

Elbiseleri de oldukça güzel ve diğer köylülerden farklıymış. Oğulları Zekeriya Sarıkamış’a Enver Paşa komutasında askerliğini yapmaya gitmiştir. Bu sırada ortam karlı olduğu için yol almak amaçlı karları teperlermiş.

Kar teperlerken kar kuyusuna düşüp şehit olmuştur Zekeriya.

Şöhret hanımda ovada kekliklerle söyleşirken bu kötü haberi almıştır.

Keklikler öterken Şöhret hanımda bu türküyü yazar. Ötmede keklik derdim bana yetiyor demiştir. Cam topuklu ayakkabı ve güzel giyindiği için de yazması oyalı kundurası boyalı tanımı gelir.

////

H

SİYAH DÜNYA

Bana gözlerini gönderme mektuplarında can,

Mavilere alışık değilim ben.

Yıllar var ki siyah bir yalnızlık büyür şiirlerimde.

Her şeyim karadır benim, kaderim gibi.

Kaç mevsim ki, zifir bir gece uzar gider;

Hiç sabah olmaz gözlerimde…

 

Bana gülüşlerini gönderme mektuplarında can,

Yıllar var ki, bu kalem sevinçleri hiç yazmadı.

Gamzelerini anlatamam kırık dökük mısralarımda,

Dertle bütünledim ben kendimi söylemiştim.

Ne zaman gülmeye kalksam biraz buruksu,

Tebessümler en ufak olur dudaklarımda…

 

siyah dünya

 

Bana sevilerini gönderme mektuplarında can ,

Sevmeyi unutmuşum kaç zamandır beceremem.

Bir sevda yorgunuyum ben ezik şarkılarda,

Işıl Işıl caddelerde gece yarısıyım.

Ne zaman mavilere sarsam kendimi kırık bir hevesle,

Geç kalmışlığım çıkar hep karşıma…

 

Bana gözlerini gönderme mektuplarında can,

Göndereceksen bari saçlarını gönder.

Siyahlara aşinayım ,yıllardır, söylemiştim.

Her şeyim karadır,benim ,gözlerim gibi

Siyahlardan bir dünya kurmuşum kendime

Çiçeklerim siyahtır, siyahtır şiirlerim…

Nihal Adsız

 

//////

Gülümse

Sende Bekleseydin

Temel bir gün Dursun’a:

-“Ula ben seni minareden atar, iner assağu tudarum” demiş.

Dursun da tutamayacağını söylemiş ve iddiaya girmişler:

Minareye çıkmışlar, Temel Dursun’u tuttuğu gibi boşluğa sallamış ve hızla minareden inmiş. Dursun yerde can çekişir bir vaziyette Temel’e sitem etmiş.

-“Ula hani tudayidun peni?”

Temel:

-“Ne diyun da , sen de yavaş inup da pekleseydun.”

////

Kulağına küpe olsun

"İyi olun, çünkü kötülerden çok var..."

Zata